Böri
Dr. EMEL ESİN
Uzun târihlerinin muhtelif safhalarında, komşu büyük imparatorlukların askeri
baskısından dağlara sığınmak mecburiyetine düşen, hürriyet ve istiklâle meclûb
Türklerin türeyiş efsânesinde, böri (kurd), boyunduruğa girmiyen bir yaratılışın timsâlidir.
Şimâlî Chou (M. 556-581) devri Çin târihi (1) Türklerin menşei hakkında şöyle
demektedir:
“Rivayetler muhteliftir, fakat hepsi şu noktada birleşir: Gök-Türkler bir dişi
böriden türemişdir.”
Sui devri (2) (581-617) târihi ise Gök-Türklerin türeyiş efsânesini anlatırken,
bunları târihi olayların ışığında tefsir etmekde ve böylece modern târlhcilere (3) öncülük etmektedir. Sui târlhcisinin işâret ettiği olaylar (4). M. Beşinci yüzyıla âiddir.
Bu devirde Tsü-k’ü Hunlan Sarı Irmağın Batısından Turfana uzanan büyük bir devlet ve sanat eserleri ile temâyüz eden bir Buddhist medeniyet kurmuşdular. Sui tarihi, Gök-Türklerin hakan boyu A-shi-na’ların da bu Buddhist Tsü’k’ü (evresinde bulunduklarını kayd eder. Bazı araştırıcılara (5) göre Çin târihlerinde geçen A-shi-na adı kurd anlamına Çina kelimesinden muharref idi. Sui devri târihi A-shi-na’ların hikâyesini şöyle anlatır:
«Gök-Türklerin ecdâdı P’ing-Liang’da yaşayan muhtelif «Hu» (Çinli olmıyan) cinslerden karışık bir boy idi. Bu boyun adı A-shi-na idi … Bir rivâyete göre Gök-
Türklerin ecdâdı Batı denizi illerine hâkimdi*.
Söz konusu coğrafi çevre, P’ing-Liang (35 Şimâl – 105 Doğu), King ırmağı vâdisi bugünkü Kansu ve o devirde (6) «Batı Denizi» adı verilen ve bugünkü Kansu’nun başlıca kısmından şimale, Ötüken iline doğru giden yolda, Etsin-göl ırmağının akdığı tuzlu göller ve bataklıklara (Gaşin-nor, Soyo-nor) işaret etmekdedir. Bu illerin batısında Turfan havzası bulunmakda idi. Sui târihi, yine efsâne ve târihi birbirine karışdırarak, devâm eder:
«Tabgaç Fagfûru T’ai \Vu-ti Tsü-k’ü Hunlarını (M. 444’de) mağlûb edince, beş yüz âileden müteşekkil A-shi-na boyu kaçdı».
Tsü-k’ü Hunları ve A-shi-na’ların, Çinlilerden kaçarken, Gobiyi aşarak, büyük zahmet ile ve çok kayıb vererek Turfana doğru ilerleyişlerinin, orada bir devlet kuruşlarının, Buddhismi Turfan iline yayan âbideler binâ edişlerinin ve Turfandan da Çinlilerin Ju-ju adını verdiği boy tarafından M. 460’da tard edilişlerinin hikâyesi, (7) bu sefer, Sui târihcisi (8) tarafından efsânevî bir ışıkda nakl edilmekde ve olay yine Etsin-gölün munsabı bataklıklarda başlamak üzere, anlatılmakdadır:
“Erkek veya kadın, yaşlı veya genç, istisnâsız olarak hepsi, (düşman devletin askeri tarafından) öldürülmüşdü. Bir küçük oğlan çocuk hayatta kaimışdı. Ona acıdılar ve onu öldürmediler. Fakat ayaklarını ve ellerini keserek onu orada bulunan büyük bataklığa attılar. Bataklıkda bir dişi böri yaşıyordu. Dişi böri çocuğa yiyecek, et getirirdi. Et yiyerek çocuk ölümden kurtuldu. Sonra dişi böri ile münâsebeti oldu ve dişi böri gebe kaldı. Komşuları olan (düşman) devlet bir adam yollayarak çocuğu öldürdü. Yanındaki böriyi de öldürmek isteyince, o anda, dişi böri sanki rûhâni bir hüviyet aldı. Kendini ilk önce «Batı Denizinin» (Etsin-göl munsabı göller bölgesinin) doğusunda, sonra Turfanın şimal-batısında bir dağda buldu. Dağın eteğinde bir mağara vardı. Dişi böri mağaranın içine girince, orada bir çayırlık buldu, ikiyüz li (yetmiş km) kadar genişlikde idi (Şimâli Chou târihine (9) göre çayır dağ silsileleri ile çevreli idi. Burası Altay dağlarına işâret eder). (Bu çayırda) dişi böri on çocuk dünyaya getirdi. Birinin adı A-shi-na idi. (Börinin çocuklarının) en akıllısı olan A-shi-na hakan seçildi. Hakan ordusu kurdular ve önüne bir direk tepesinde böri başı tasviri dikdiler. Aralarından, «A-hien» (?) Şad (Türk askeri rütbe Şimali Chou târihi, yine yarı efsane, yarı târih ılaylarını nakle devâm eder:
«Bir kaç yüz âile olmuşlardı.. Hep beraber mağaradan çıkdıkları zaman, Ju-ju’lerin hizmetine girdiler (Ju-ju’ler tarafından 460’da Turfandan tard edilip A-shi-na’ların Altaya sığınışlarına işâret). (10) Altın Dağın (Altay: Türkçcsl Altın Yış) (11) cenûb eteklerinde yaşarken demircilik ederlerdi… (Gök-Türkleri mağaradan çıkardığı rivâyet edilen efsânevî şahıs) «A-hicn» Şadın torunu Bumin oldu».
Artık efsâne âlemi arkada kalmış ve târih temâmen belirmiş bulunmakdadır.
Bumin Hakan Gök-Türk devletinin kurucusudur. Eumin (öl. 552) ve haleflerinden Mukan (553-572) Ju-ju’ları, Heftalitleri ve Çiniileri mağlûb ederek, bütün İç Asya’yı kaplayan ve Sarı Denizden Kara Denize uzanan muazzam bir devlet kurdular (552’den evvel – 740). (12)
İşte, Ara-Hangay silsilesinde, Buguta’nın on km batısında bulunan hükümdar mezarlığı Bumin (öl. M. 552), Mukan (553-572) ve Taspar (572-581) gibi ilk Gök-Türk hakanlarının gömüldüğü yerdir. (13) Mezar taşlarının üstündeki sogdca yazılarda, Gök-Türk devletinin yükseliş hikâyesini ve Burkan (Buddha) dininin Mukan ile Taspar tarafından kabul edilerek, devletin merkezinde Buddhist bir mabed yaptırıldığını anlatır. Zirveye varan Gök-Türk devletinin hakanları, destanlarını anlatan taşa Hakan tamgasını basarken, âbidenin tepesine, M. 444’deki felâketin efsaneleşmiş tasvirini koydurtmağı unutmamışlardı (res. 1): elleri vc ayakları kesilmiş olarak hayatda kalan son Türk çocuğu, diz çökmüş, elsiz kollarını yere dayayarak, başını eğmiş, onu vücûdu ile koruyan dişi börinin altına sığınmışdır.
Târihimiz için pek önemli bir buluş olan Buguta âbidesi, stilistik bakımdan da ip uçları vermekdedir. Gök-Türk Hakanlarının tamgası ile birlikde duran böri ve çocuk tasviri, iptidâi, faket kendine öz, veciz ve hissi yönü olan bir uslûbdadır. Naturalist bir temâyül duyulmak ile beraber, böri şekli epey eski bir mâziye işâret eder
şekilde gelişmiş, sâdeleşmiş, öngiln olmak safhasına varmışdır. Bu bakımdan, efsânenin M. Beşinci yüzyıldan daha eski olduğu hâtıra gelir. Gök-Türk Hakanlarının mezar taşı üstündeki böri şeklinin başı, Milâd etrafında târihlcndirilen Noin-ula kurganında bulunmuş, bayrak direği üstüne dikilen böri başı tasvirine (14) benzer.
Noin-ula böri başı ise Ordos ve Sibirya eserlerinde Milâddan önceki bin yılda görülen kurd ikonografisini hatırlatır.
Türklerden Uygur boyunun da türeyiş efsânesi böri ile ilgili idi. (15) Kun Shan-yü (hükümdar) sünün en küçük kızı scmâvl bir şahsiyet olup bir dağın eteğindeki mağarada yaşayan erkek bir böriden hâmile kalarak, Uygurların da dâhil olduğu Toles Türklerinin ecdâdını doğurmuşdu. M. VIII. yüzyılda, Uygur Hakanlarının da bayrak direği üzerinde böri başı tasviri bulunmakda idi. (16) Bu bayrağa merasim ile saygı gösterildiğini Çin târihi kayd eder.
Prof. Von Gabain, M. VIII-XII. yüzyıllardan Uygur duvar resimlerinden birinde (res. 2) böri başlı bayrağın tasvirini bulmuşdur. Uygur resmindeki böri başı, Şimali Chou târihi. yine yarı efsâne, yarı târih olaylarını nakle devam eder:
«Bir kaç yüz fiilo olmuşlardı.. Hep beraber mağaradan çıkdıkları zaman. Ju-ju’lerin hizmetine girdiler (Ju-ju’ler tarafından 4G0’da Tıırfandan tard edilip A-shi-na’ların Altaya sıgııuflarına işâret). (10) Altın Daftn (AJtay: Türkçcsi Altın Yış) (11) cenûb eteklerinde yaşarken demircilik ederlerdi… (Gök-Türkleri mağaradan çıkardığı rivâyet edilen efsânevi şahıs) •A-hien» Şadın torunu Bumin oldu».
Artık efsâne âlemi arkada kalmış ve târih temâmen belirmiş bulunmakdadır. Bumin Hakan Gök-Türk devletinin kurucusudur. Bumin (öl. 552) ve haleflerinden Mukan (553-572) Ju-ju’ları, Heftalitleri vc Çiniilcri mağlûb ederek, bütün İç Asya’yı kaplayan ve Sarı Denizden Kara Denize uzanan muazzam bir devlet kurdular (552’den evvel-740). (12)
İşte, Ara-Hangay silsilesinde. Buguta’nın on km batısında bulunan hükümdar mezarlığı Bumin (öl. M. 552), Mukan (553-572) vc Taspar (572-581) gibi ilk Gök-Türk hakanlarının gömüldüğü yerdir. (13) Mezar taslarının üstündeki sogdca yanlarda, Gök-Türk devletinin yükseliş hikâyesini ve Burkan (Buddha) dininin Mukan ile Taspar tarafından kabûl edilerek, devletin merkezinde Buddhist bir mabed yaptırıldığını anlatır. Zirveye varan Gök-Türk devletinin hakanları, destanlarını anlatan taşa Hakan tamgasını basarken, âbidenin tepecine, M. 444’dcki felâketin efsânelermiş tasvirini koydurtmağı unutmamalardı (rcs. 1): elleri vc ayakları kesilmiş olarak hayatda kalan son Türk çocuğu, diz çökmüş, elsiz kollarını yere dayayarak, haşini eğmiş, onu vücûdu ile koruyan dişi börinln altına sıgınmışdır.
Târihimiz için pek önemli bîr buluş olan Buguta âbidesi, stilistik bakımdan da ip uçları vermekdedir. Gök-Türk Hakanlarının tamgası ile birlikde duran böri ve çocuk tasviri, iptidâi, fakat kendine öz, veciz ve hissi yönü olan bir uslûbdadır. Naturalist bir temâyul duyulmak ile beraber, böri şekli epiy eski bir mâzive işâret eder şekilde gelişmiş, sâdece-şraiş, önsün olmak safhasına varmışdır. Bu bakımdan, efsânenin M. Beşinci yüzyıldan daha eski olduğu hâtıra gelir. Gök-Türk Hakanlarının mezar taşı üstündeki böri şeklinin başı, Milâd etrafında târihlendirilen Noin-ula kurganında bulunmuş, bayrak direği üstüne dikilen böri başı tasvirine (14) benzer.
Noin-ula böri başı ise Ordos ve Sibirya ederlerinde Milâddan önceki bin yılda görülen kurd ikonografisini hatırlatır.
Türklerden Uygur boyunun da türeyiş efsânesi böri ile ilgili idi. (15) Hun Shan-yü (hükümdar) sünün en küçük kızı semâvi bir şahsiyet olup bir dağın eteğindeki mağarada yaşayan erkek bir böriden hâmile kalarak. Uygurların da dâhil olduğu Toles Türklerinin ecdâdını dogurmuşdu. M. VUL yüzyılda. Uygur Hakanlarının da bayrak direği üzerinde böri başı tasviri buîunmakda idi. (16) Bu hayrana merâsim ile saygı gösterildiğini Çin târihi kayd eder.
Prof. Von Gabain, M. VIH-X1I. yüzyıllardan Uygur duvar resimlerinden birinde (res. 2) böri başlı bayrağın tasvirini bulmuşdur. Uygur resmindeki böri başı.
- VIII.-IX. yüzyıllarda Orta Asya uslûbunda. çok mahâret ile tasvir edilmiş, naturalist bir veçhededir. Bayrağın önünde duran şahıslar. kuşları havaya salarak, mahiyeti anlaşılmayan bir merâsim icrâ etmekdedirler (rcs. 2).
- 732’dc, yâni Buğu ta âbidesinin yapılışından ikiyüz yıl kadar sonra. Kul Tipinin mezar taşının türkçe yazılı dogu cebhesine. Hakan so>undan bir sanatkar olan
Yolup; Tigin. yine A-shi-na Hakan soyu damgasını basarak bir öngün hakkediyordu (17) Fakat bu öngün artık Buautadakl gibi (res. 1) tam naturalist olmasa bile, yine de böri olduAu anlaşılan bir şekil deftildi. M. 732’de Gök-Türk Hakan damgasının yanında yer alan öngün. sök timsâli mukavves ejder vücûdu ile. Kuşan ve Çin tesirleri kayd ediyordu. Bu gelişme. Uygur b#ri-ba5lı bayrağı münâsebeti ile kaydedildiği gibi. Türklerin artık Göçebe san’atından ayrılıp Asya yerleşik medeniyetlerinin geleneklerine intibak etmeğe başladıklarına işâret eder.
1 — Liu Mau-tsal, Die cJıincsisehen Sackrich.ten zur Geschichte der Ost-Tilrfcen (\Vicsbaden 1953), s. 6. 40.
2 — lbid., s. 40.
3 _ S. G. Kl.vaştornıy – V. A. Livşitz, «Sogdiyskaya nadpis’ iz Buguta., Strarn .
narodı Vosioka, X (Ak. Nauk. Moskova 1971).
4 — Yuk. not I ve O. Franke. Bine chincsische Tempelinsehrift aus Idikutshahrt.
Turfan (Berlin 1907) ve id., Gesehichtc des chinesischen Reiches (Berlin 1925) indeks sv »Tsü-k’ü». Tsü-k’ü sanat eserleri: A. C. Soper, «Northern Lıang and Northern’Wei in Kansu», Arlibus Asiae (Ascona 1958). A-shi-nalann erken târihi ve
Tsü-k’ü san’atı hakk.nda yine bkz. E. Esin. .Gök-Türklcrin ecdâdından Tsü-k u
M6ng-sün (M. 367-433) devrinde sanat», Türk Küttün! 100 (Ankara Şubat 1971).
5 _ O. Pritsak. «Kara-hanlılar», İslim Ansiklopedini (İstanbul 1955).
6 — Klyaştornıy – Livşitz (yuk. not 3’deki kaynak), s. 126. not 2.
7 — Yuk. not 4’deki kaynaklar.
8 — Yuk. not 2‘deki kaynak.
9 — Yuk. not l’dekl kaynak.
10 — Yuk. not 4’deki kaynaklar.
11 _ N. Orkun. Es« Türk pandan (İstanbul 1936-42), adlar indeksi.
12 — Klyaştornıy – Livşitz.
13 — lbid.
14 — S. I. Rudcnko. Die Kvltur der Hsiung-nu und die llügelgraeber von Nomula (Bonn 1969). lev. XXXH/2, XXXIV, LIII.
15 _ Uygurların da mensûb bulunduğu Töles Türklerinin böri ile ilgili türeyiş
efsânesi: B. ögcl. «Dogu Türkleri hakkında vesikalar ve notlar». Belleten XXI/81
(Ankara. Ocak 1957).
16 c. Mackerras. The Uighur Empire (Canberra 1966), s. 4 (M. 756 olayı).
17 — E. Esin, ««öken İllerinde M. VIII. yüzyıl Türk âbidelerinde sanatkâr adları», Türk Kültürü el-kitabı cild ila. İslâmiyetten önceki Türk sanatı hakkında araştırmalar (Milli Eğitim Basımevi 1972). lev. VI a.
BOZKURT
AYLIK FİKİR DERGİSİ
SAYI:1
SAHİBİ : MHP İSTANBUL İL TEŞKİLATI ADINA
BAHAETTİN ERMAN
YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ: MESÛDE ATILGAN
TARİH: MAYIS 1972
YAYIN YERİ: İSTANBUL