Alparslan TÜRKEŞ: Gençlere Çağrı (1967)

Gençlere Hitap

Alparslan TÜRKEŞ

Genç Arkadaşlarım,

Aziz gençler,

Sizlerin partiye kaydınız yenidir fakat her milliyetçi gibi, kayıttan önce de bizdendiniz. Zira biz devlet idaresini Türk milletinin tarihi kıymet hükümlerine; maşeri vicdanlarına, İslâmî ahlâkına dayandırmanın lüzum ve zaruretini dâva ediyoruz ve bu unsurlara dayanarak güç ve kuvvet kazanacağımıza inanıyoruz. Daha da ileri giderek diyoruz ki, milli, ahlâkî, tarihî vasıflarımızı inkâr ederek, değiştirerek kısacası Türklükten çıkarak kuvvet kazanılacaksa bunun karşısındayız. «Zira Kurt karın doyurmak için köpekliğe razı olmaz». Aziz arkadaşlarım. Milletimiz tarihin hangi çağında kendinden başkalarına özenmiş, başkalarına benzemeye gayret etmişse zaafa düşmüş ve devleti dağılmıştır. Ne zaman kendine dönmüş, kendi öz benliğinin cevherine dayanmışsa dünyayı titreten bir güç olmuştur.

Bilge Kağan’ın Orhun taşlarına kazıdığı ebedî öğüt bu gerçeği bildiriyor.

«Ey Türk titre kendine dön!»  Kendine dönüş başlamıştır. Yıllar yılı suçmuş gibi görülen milliyetçilik yeniden parlamıştır, o kadar ki, 29 yıldır milliyetçiliği ağıza almıyan ve genç subayları, ihtiyar âlimleri, üniversiteli aydınları milliyetçilikle suçlayıp tabutluk işkencesine tabi tutan kişiler bile biz milliyetçiyiz demek zorunda kalmışlardır.

Yıllardır liderlerinin izinde yürüyen, kelimelerini onun mefhumlarına göre seçen kişiler, 7 yıl önce milliyetçilerin yurt dışına sürülmesini alkışlıyan kimseler bugün yeni kurdukları partinin milliyetçi olduğunu ilân etmektedirler. Hattâ oportünist, sosyalist, komünist, mason beynelmilelciler bile milliyetçi görünmek mecburiyetinde kalmışlardır. Bu büyük bir zaferdir ve kazanılmıştır. Otuz yıldır süren savaştan galip çıkan biziz. Zira silâhımız Türk’ün tarihi. Türk’ün maneviyatı, Türk’ün realitesi, hülâsa edelim Türk’ün kendisi idi. Onların silâhı; isnat, iftira, sövgü, yergi, menfaat, hırs, yalan dolandı.

Anadolu’da «Yel kayadan ne koparır» derler. Tezvir yeli Türklük kayasına çarptı, çarptı ve dağıldı.

Birinci merhale aşılmıştır, milliyetçilik, Türkçülük dosta düşmana kabul ettirilmiştir.

Şimdi ikinci devre başlamıştır, milliyetçilik siyasî ve idarî tatbikata geçmelidir. Bunu da başaracağız. Zira 30 milyon Türk’le beraber 100 milyon Türklüğün kudretini kalbimizde duyuyoruz.

Genç arkadaşlarım;

Hür, müreffeh ve kudretli bir Türkiye kurmalıyız. Hem de çok çabuk çok hızlı hiç vakit kaybetmeden heba edilen 150 yıldan sonra 1960’dan bu yana 7 sene zaaflar, tereddütler küçük oyunlarla heder edildi. 7 yıl çok zamandı; aşk ile, iman ile, ilim ile girişilecek bir savaşı sona erdirmeye yeterdi. Üzüntümüz budur. Millet hayatının 7 yıllarını şahsî kaprisleri uğruna israf edenlere lânet ediyoruz, davamız şahıslariyle değil, tutumlariyledir.

Aziz arkadaşlarım;

Güçlenme yolunda ilk yapılacak iş sanayileşmedir. Bir gün dünya yüzünde nüfusu ve toprak sahası ne kadar küçük olursa olsun sanayii kuvvetli olan memleket kuvvetli memlekettir, tekniğin ilerlemesi atom ve füze silahlarının harb sahasına girmesi buna sahib olanlarla olmayanlar arasında büyük farklar yaratmıştır. Biz dünya yüzünde çağdaşımız olan ileri tekniğin sahibleri ile bir hizaya gelmek mecburiyetindeyiz. Varlığımızın garantisini ilelebet müttefik yardımlarına bırakamayız.

Bu gerçek bir emniyet değildir.

Yarın ya iç fesatçıların teşviki ile NATO’dan çıkmak veya bir Rus Amerikan uzlaşması ile NATO dağılmak durumuna gelirse yeni ittifaklar mı arayacağız? Hayır arkadaşlarım, kendini savunur, kendi silâhını yapar, kendine yeter bir millet olmalıyız. Bu sanayileşmekle kabildir.          

Devletin de ferdin de bütün imkânları sanayie yönelecektir. Köylerde yaşayan nüfusun dörtte üçü sanayie olacaktır. Bu suretle hem boş duran boş durduğu için birbirini kıran vatandaşlarımız iş bulacak, rahat edecek, emeğinin nimetini görecek, hem Türkiye istihsali artacak kendine yetecek ve yabancılara satılacaktır. Hem de ziraattaki nüfus azalarak bu gün çiftçi nüfus başına (8) dönüm düşen toprak (250) dönümden aşağı düşmeyen aile çiftlikleri haline gelecektir.

Sanayileşen Türkiye’de dağınık köyler birleştirilerek yeni şehirler kurulacaktır. Bir fabrika, Karabük gibi 12 evlik bir köyü (55) bin nüfuslu bir şehir yapmıştır. Sosyal ve ekonomik kaide budur. Bir iş yeri 6 kişiyi başına toplar ve besler. Yeraltı madenleri ve yerüstü su enerjileri ile Türkiye kısa zamanda sanayileşecek imkâna sahiptir. Bu imkân kullanılmalıdır.

Mamûl sanayi mallarımız için müşteriler hazırdır. İstihlâk haddi fazla iştira kabiliyeti kuvvetli, tarihi, dini, stratejik birliğe sahib olduğumuz petrolcü güney komşularımız kendileri için en ucuz malları Türkiye’den bulacaklardır.

Bu sanayinin kurulma ve gelişmesi için eğitimin yönü, tekniğe çevrilecek, her sene üniversite kapılarında ıstırapla inleyen gençlik, yeni yeni teknik ilimler öğreten fakültelere yerleşecek 100 binlerce mühendis ve teknisyen yeni Türkiye’yi büyük Türkiye’nin çekirdeğini kısa zamanda gerçekleştirecektir.

Kudretimizin kaynağı, ümidimizin mihrakı, yarınımızın teminatı sizlersiniz aziz gençlerimiz.

TANRI TÜRKÜ KORUSUN.
________________
Kaynak: MİLLÎ HAREKET, Sayı:13 Ağustos, 1967, s.5