VATANSEVER(!)
Asena Kınacı MORAL
İstanbul’da bir kütüphanede bulunan eşi-benzeri olmayan arşiv niteliğinde ve kullanımı tüm vatandaşlarımıza açık eski tarihli gazetelerin kupürleri kütüphanenin ziyaretçileri tarafından jiletle, makasla kesilerek çalınmış, tahrif edilmiş, zarar verilmiş. Haberi okuyunca çok üzüldüm. Kütüphanedeki bu gazeteleri inceleyen kişilerin araştırma yapıp, tez, proje hazırladıklarını, süreli yayınların arşivleri ile gazete arşivlerini incelediklerini düşününce okur-yazar olduklarını, belirli bir eğitim seviyesinde veya ilim irfan sahibi kişiler olduklarını tahmin ettim. Bu varsayımlı yorum yüreğimdeki duygu karmaşasını daha da alt-üst etti. Kızgınlık ve kırgınlık ile cezalandırma olmadı öğütleme isteği çırpındı durdu yüreğimde. Düşündüm. Vatanda okumuş cahillerimiz ne çok demek ki? Vah ki vah… Bu acı ve düşündürücü durum karşısında Başbuğ Alparslan Türkeş’in derslerimizde acı ama gerçek diyeceğimiz olayları anlattığı zamanlarda, “güleriz ağlanacak halimize” dediği durumlarda, yeri geldikçe sık sık söylediği Arapların bir sözünü “Vay geldi başımıza!” sını dizlerimi döverek söyledim.
Düşündüm…
Her Türk için tutkuyla bağlı olunan ve aşk haline dönüşen vatan sadece manevi anlamı, değeri olan değil sahip çıkılması korunması gereken maddi zenginlikleri de ifade eden canlı, yaşayan, maddi- manevi değerler topluluğudur.
Vatanı vatan yapan milletin vatan üzerindeki güzelliklere duyduğu sevgiyle dolup taşan yüreğidir. Vatan, milletin anılarıyla ilmek ilmek örerek töre üzere yaşadıklarıyla inşa ettiğidir. Allah’ın kut’u ile yarattığı milletimizin üzerinde yaşadığı vatanın illeri, ilçeleri, kasabaları, köyleri, mahalleleri vardır. Vatanın mavisine bakmaya doyulmaz, Allah’ın yarattığı haliyle güzel ve temiz kalması gereken denizleri, gölleri, ırmakları vardır. Vatanın uçsuz bucaksız masmavi gökyüzüne uzanan havası-suyuyla kirletilmemesi gereken ferah dağları vardır. Vatanın bin bir çeşitli ağaçları, çiçekleri, meyveleri ile yeşiline doyulmaz nice canlıyı içinde barındıran ormanları vardır. Vatanın sizi sevdiklerinize ulaştıran uzun yolları vardır. Vatanın çocuklarla cıvıltılı parkları, bahçeleri vardır, okunacak kitaplarla dolu kütüphaneleri vardır, tarihi eserlerle dolu gezilecek görülecek müzeleri vardır. Vatanın kaleminde kağıdında öksüzün yetimin hakkı olan millete hizmet eden kurumları vardır. Vatan bu devlet kurumları, müzeler, kütüphaneler, apartmanlar, evlerdir. Vatan arkadaşlarınızla yürüdüğünüz Atatürk Caddesi, sevdiğinizle gezdiğiniz Cumhuriyet Meydanı, ailenizle alış-veriş yaptığınız, eşinizle yemeğe gittiğiniz Gazi Mustafa Kemal Bulvarı, küçük oğlunuzla gezdiğiniz Ziya Gökalp Caddesi’dir. Vatan o caddelerin, sokakların, bulvarların kaldırımlarıdır. Vatan sadece gözle görülmez manevi bir kavram değil elle tutulur, gözle görülür, sevgi dolu yüreklerin, ahlaklı bireylerin, temiz ayakların gelip geçtiği, yiğitlerin uğruna can verdiği korunması gereken -belki de öneminin farkında olmadığınız- o kaldırımlardır.
İşte bu nedenle vatanı sadece sevmek bizi vatansever yapmaz. Vatansever ile vatan haini arasında vatana duyulan sevgiyi davranışa yansıtan ince bir çizgi vardır. O ince çizginin vatansever tarafında kalmak da iman, akıl, fikir, izan, fedakarlık, cesaret, çalışkanlık, emek ister. İnce çizginin vatansever tarafında kalabilmek vatanın kaldırımlarında ahlaklı bireyler olarak yürümek ister. Vatanın kaldırımlarında yürürken gösterdiğiniz davranışlarla kaldırımlara huzur, sevgi, saygı ve güven aşılamayı ister.
“Vatan sevgisi imandandır.” Vatan demek ana, baba, aile, yuva, namus demektir. Müslüman Türk için vatan her şeydir. Müslüman Türk’ün yüreğinde Allah’ın yarattığı her şeye duyulan sevgisiyle beraber vatan sevgisi de büyür, büyür ve kara sevda olur. Hepimiz de bu kara sevdayla en çılgın (!) vatanseverizdir.
Amma!!!
Parktaki ağaçlara sevgilisinin adını kazıyan genç kardeşim; yere tüküren delikanlı; elindeki çeri-çöpü yol kenarına savuran teyze; sen vatansever değilsin. Piknikte ateş yakan ve söndürmeyen amca; piknik yaptıktan sonra çöplerini ormana bırakan gençler; siz de vatansever değilsiniz. Otobüs durağında sırasını gözetmeyen öğrenci, boşa akıp giden suları kapatmayan ev hanımı; gereksiz elektrikleri açık bırakan evin küçük kızı, sen de vatansever değilsin. Kırmızı ışığı önemsemeyen, hız yapmayı, makas atmayı seven sürücü, sen vatansever değilsin. Milletin huzuru, güveni ve refahı için devlet tarafından konulan kurallara uymayanlar siz de vatansever değilsiniz. Tembel memur arkadaşım sen de vatansever değilsin. Devlet malına, kamu malına zarar verenler, haram yiyenler, yalan söyleyenler, hırsızlık yapanlar siz de vatansever değilsiniz. Vatan yalnızca devlete millete asker olmakla korunmaz. “Vatanım ha ekmeğini yemişim, ha uğruna bir kurşun!” diyerek şehâdete giden yiğitlerin ruhunun şad olması için vatanı her türlü maddi ve manevi değerleriyle korumak gerekir. Vatan onu çok sevmekle, tarihi geçmişine ve her türlü manevi değerine inanmakla korunur. Vatan üzerinde inandıklarını yaşayan milli şuurla dolu, birlik ve beraberlik içerisinde kalpleri bir atan milletle korunur.
Çuvaldızı da iğneyi de kendimize batırarak her halimizi- davranışlarımızı- derin bir tefekkürle düşünmeliyiz. Kendimizi eleştirmeliyiz. Yaptıklarımızda eksik varsa eksiklerimizi tamamlamalıyız. Yaptıklarımız yanlışsa yanlışlarımızı düzeltmeliyiz. Hatasız kul olmaz bunu bilmeliyiz.
Kütüphanenin kitabına zarar vermek emanete ihanet etmek değil mi? Vatansever ile vatan haini arasında vatana duyulan sevgiyi davranışa yansıtan ince bir çizgi vardır. Vatansever (!) kardeşim iyi düşün!