BLAGAY TEKKESİNDE
Ayşe ERGÜNER
Dağın eteğindeki o güzel duruşunla
Yaktın bağrımı yaktın masum akan suyunla
Merdivenlerden inip bir yudum içmeyle
Aşk sarhoşu olmuşum kendimden geçtim bile
Yolların kıvrım kıvrım gider dağlar başına
Blagay’dan selam var o da dostlar başına
Gözlerimi açınca gördüm ki neler neler
Bir dağın eteğinde kümelenmiş melekler
Namazımızı kıldık o güzel dergahında
Hayati Ata rehber Sarı Saltuk yolunda
Ağlıyor hıçkırarak tekkeden akan nehir
Türkistan toprağından geldi diye misafir
Hoca Ahmet Yesevi duruyor baş köşede:
“Siz benim torunlarım hepiniz bir köşede
Yetim kalan şehirler yad etmek imandandır
Haydi gelin şehrime yeriniz Türkistan’dır.”
Ey benim Blagay’ım suyun acep nereden?
Dağlar kayalar senin o masmavi dereden
Yürüyüp gidiyorsun adın senin Buna mı?
Tuna’yı özlüyorsun yoksa derdin ondan mı?
Ey azgın akan nehir senin ismin Tuna mı?
Kollarında uyuyan Drina mı? Sava mı?
Buluşmanız dalgalı hızlı ve akıntılı,
Geldim Tuna boyuna aklım hep takıntılı…
Tuna’ya akan Bosna dağdan mı ovadan mı?
Begoviç’in selamı şimdi de Buna’dan mı?
Ben bir garip kuş olsam Blagay’ın bağında
İnlesem su sesiyle dervişler otağında…
Belgrad kalesinden gördüm yaşlı Tunamı,
Hasretle kavuşmak mı bütün derdin Sava mı?
Sellerin getirdiği o kocaman ağaçlar
Üstünde uçan kuşlar bizim elden suna mı?
Bir üzüm var bahçemde Blagay tekkesinden
Gözüm gibi bakarım toprağına suyuna
Sarı Saltuk diyarı narına yemişine
Ağlayarak bakarım hayalimde resmine.
Bir toprak var fanusta hüzünlü mü hüzünlü
O toprağın bekçisi Murad Hüdavendigar’dan
Yalnız yatar türbede eti var kemiği yok
Kapısında ağlayan öz yurdundan insan çok…
Gözüm seni arıyor Sarı Saltuk Sultanımız
Nereye bastın acep öğrenciler tacımız
Senin nurlu sözlerin ezelden ilacımız
Bir daha gelmek ise gönülden niyâzımız.
Ayşe ERGÜNER
Temmuz 2014 / Gölcük