BU DA BENİM YOL HARİTAM…
Gültekin ÖZTÜRK
İmralı Adasında “ağırlaştırılmış müebbet hapis” cezasını çekmekte olan cani Abdullah Öcalan, üç BDP’li yoldaşı tarafından ziyaret edildi.
Görüşmeci Altan Tan’ın ifadesine göre “AKP Hükümetinin barış kahramanı ilan ettiği bebek katili” Avrupa/Kandil ve BDP’ye 21 sayfalık üç mektup yazmış.
Yine BDP Başkanı Selahattin Demirtaş’ın açıkladığına göre bu mektuplar 27.02.2013 tarihinde kendilerine iletilmiştir.
Bu mektuplar yine kendileri tarafından Kandil ve Avrupa’daki adreslerine ulaştırılmıştır.
Her kes çok iyi biliyor ki bu mektuplar, 10 gün içinde de cevap verilmesi buyruğu ile BDP heyetine ziyaret sırasında verildi.
Nitekim bugün BDP/KCK heyeti, görüşmelerde bulunmak için önce Kandil’e sonra da Avrupa’ya yola çıkmıştır.
Bu mektuplar, Demirtaş’ın ifadesiyle “PKK ile barışın yol haritasını” içeren Öcalan’ın örgütüne emirlerdir.
Doğruluğu tartışılmaz olan “İmralı zabıtlarında açıklananları söylenenin ve bu görüşmeleri yapanların/yapılmasına izin verenlerin nasıl bir ihanet içinde oldukları” açıkça görülmektedir.
Bugün açıklanan “İmralı görüşmeleri zabıtları” konusundaki düşüncelerimi hükümetin açıklamalarını da inceledikten sonra yazacağım.
Bu yazımda “barış” gibi kutsal bir kavramın nasıl iğfal edildiğini ve kendi yol haritamı anlatacağım.
“Barış” Cenab-ı Allah’ın insanlara buyruğu olan kutsal bir kelimedir ve “İslam” demektir.
Müslüman olmakla övünenler/Allah ile aldatan sahtekârlar/tasmalı medya maymunları/besleme sözde aydınlar korosu, ne yazık ki emperyalistlerin güdümündeki bölücü terörün başı bebek katilini, bu kelime ile kutsayıp aklamaktadırlar.
PKK ile varılan bu mutabakatı sorgulayanları “Peki, bu katille ne karşılığı barış yapılacak?” diyenleri ise ne yazık ki başta Başbakan ve avenesi ile yol ortakları “barış karşıtı vampirler/kafatasçı faşistler” diye suçlamakta, itibarsızlaştırmak için her yolu/yöntemi kullanmaktadır.
İmralı canisi “barış için yol haritasını” açıklarken ne garip bir tesadüftür ki Başbakan da uçakta kendi yol haritasını açıklıyordu.
Bu garip rastlantıyı çok ilginç ve düşündürücü kılan her ikisinin de birbirinden habersiz (!?) belirledikleri yol haritalarının aynı olmasıydı.
Sanki anlaşmışlar gibi ne büyük rastlantı değil mi?
Yarından sonra Başbakanın “Öcalan’ın sözleri bizi bağlamaz. Hiçbir şekilde anlaşma yapmadık/ödün vermedik” demesi artık hiç de inandırıcı olmayacaktır.
Başbakan ve Öcalan’ın üzerinde anlaştıklarını düşündüğüm ve dün basına açıklanan bu yol haritası ya da müzakere süreci “devletin teröre teslim olduğunun çok açık kanıtıdır.”
Vardığım bu hükmün doğru veya yanlışlığına buyurun siz karar verin.
İşte, hükümet ve PKK anlaşmasının esasları;
PKK, eylemsizlik ilan edip silahları ile Nisan ayına kadar Türkiye sınırları dışına çıkacaktır.
Devletin yürüttüğü operasyonlar derhal duracak, çekilme sırasında PKK militanlarına herhangi bir müdahale yapılmayacaktır.
Bu süreç yürürken PKK de elindeki “Tutsakları” bırakmaya başlayacaktır.
Buna karşılık hükümet de “5 /10 yıl aralığındaki hapis cezalarına örtülü af” çıkaracak ve devletin elinde “Tutsak” olan KCK/PKK militanlarını en geç 2013 Haziran ayına kadar serbest bırakacaktır.
2013 Nisan ayı sonuna kadar “resmi dil, anadilde eğitim, vatandaşlık tanımı, egemenlik anlayışı ” ile ilgili hususlar PKK isteklerine aykırı olmayacak şekilde yeniden belirlenecek “Türk’e ve Türklüğe” ait bütün vurgulardan arınmış yeni bir anayasa meclise sevk edilecektir.
PKK’nın talepleri anayasal güvenceye kavuşturulduktan sonra genel af çıkarılacak ve ancak bundan sonra silah bırakma konusu gündeme gelebilecektir.
PKK/AKP ve küresel güçlerin barış için izlemeyi kararlaştırdıkları yol haritaları budur.
Vardıkları mutabakata göre PKK katilleri ile Türk devletinin nihai barışı, daha doğrusu “TC’nin teslim anlaşması” bu süreç izlenerek sağlanacaktır.
Türk Milleti/Türk Milliyetçileri/Türk Ülkücüleri!
Bugünden başlayarak bu sürecin sonucunu aziz milletimize sabırla/ısrarla anlatmalı, uyarmalı ve “milli mücadeleye” hazırlanmalısınız!
Birbirimizin paçasından asılacağımıza, birbirimizi parçalayacağımıza “Türklüğümüzü” ayaklar altına alarak yok etmeye çalışan bu ihanet sürecine yoğunlaşıp, meşru müdafaa hakkımızı “Milli Dayanışma” içinde kullanmalıyız.
PKK’nın, AKP’nin ve emperyalist güçlerin barış için yol haritaları varsa bizim de “Türk düşmanları ile barış için “ elbette bir yol haritamız vardır/olacaktır.
Bütün dünya çok iyi bilmelidir ki Türkler, şer odaklarının aleniyet kazanan bu ihanet söylemlerini/eylemlerini dişlerini sıkarak savunma konumunda dikkatle ve sabırla izlemektedir.
İmralı canisinin elli bin çakalı varsa bizim de milyonlarca “Bozkurdumuz” vardır.
Türk Milliyetçiliğini ayaklar altına alanlar, Türklüğe düşmanlık yapanlar “Türk’ün Savaşının” daha başlamadığını biliniz ve aklınızı başınıza toplayıp girdiğiniz kötü yoldan bir an önce çıkınız.
Yıllar önce söyledim/yazdım bir kere daha söyleyeyim “Savaş ben dağa çıkınca başlayacaktır” ve ben “Allah korusun!” henüz dağa çıkmadım.
“Türk Milleti ve Türk Milliyetçileri” ile düşmanlığı bir hesabı olanlar; eğer “Türk’ün sizden kurtulma savaşı” başlarsa biliniz ki;
Türk Milli varlığına düşmanlıktan vazgeçmedikçe, Türklüğe karşı ihanetinizin bedelini ödemedikçe, baş eğip diz çökmedikçe “Türk”hiç birinizle asla barış yapmayacaktır.”
Barış için işte benim yol haritam;
Ne Mutlu Türk’üm diyene ve olana!
Türk’üm! Bu ad her unvandan üstündür!
Gültekin Öztürk
Tarihçi/Ülkü-Yaz YK. üyesi
Bütün basın-yayın organlarıyla topyekun hücümdalar.Mütareke zamanı bundan daha iyiydi belki zira;o zaman düşmanımız belliydi.Şimdi kim dost kim düşman, Akil adamlar kimlerin akilleri, Başbakan kimin başbakanı, ya TBMM’nin başındaki Türk kelimesi kime hitap ediyor belli değil.
Bir taraftan barış diyeceksiniz ve APO’ya maraşallik vereceksiniz, diğer taraftan Kandili bombalayacaksınız ama boş alanları bombalayarak milli serveti çar-çur edeceksiniz.
Sonra birilerinin yol haritasıyla yön tayin edeceksiniz. Eyvah ki eyvah.. Hani Abdülhak Hamit Tarhan diyor ya;
Eyvah! Ne yer, ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu âh ü zar kaldı….
…….
Gönlünüz var olsun Gültekin Öztürk Hocam. Sizin yol haritanız bu ülke evletlarının da ışığıdır.