BÜYÜK TÜRKÇÜ
GÖK BİLGE ATSIZ ATA’MIZI,
RAHMET, MİNNET, HASRET,
SEVGİ, SAYGI, ÖZLEM VE ÜLKÜ İLE
ANIYORUZ.
MEKÂNI UÇMAĞ OLSUN.
TANRI TÜRK’Ü KORUSUN !..
Ömer ARISOY
“Gönülleri birleşenler! Selâm sizlere!
Uzaklarda dertleşenler! Selâm sizlere!
Kardeş yahut arkadaştır diye evleri,
Ocakları dağıtılan Ülkü devleri!
Selâm size! Üstünüzde bütün bakışlar,
Bir gün olur, tarih sizi elbet alkışlar!
Selâm şanlı mâzimize! Selâm yarına!
Selâm zafer ordusunun silahlarına!
Ey geçmişin yiğitleri! Selâm sizlere!
Ey yarının şehitleri! Selâm sizlere!
Gönlündeki yaraların kanını dindir…
Yüzde yüz Türk olduğun gün, cihan senindir!…”
” 3.3.1. Ülkücü Hareket’in Oluşumuna Katkı Sağlayan Büyük Türkçü Ülkü Mütefekkirimiz:
3.3.1.2.”Gök Bilge” Hüseyin Nihâl ATSIZ Bey:
3.3.1.2.1. Tek Parti Yönetimine Karşı, İlk Sivil Demokratik Toplumsal Tepki: 3 Mayıs 1944 Türkçülük Olayları:
Gök Bilge ATSIZ Bey, bu dönemde Orhun Dergisi’ni, yeniden çıkarmaya başlamıştır. Ülkede yayılan “komünist” dalganın verdiği rahatsızlıkla, dönemin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na,Mart ve Nisan 1944’de, iki tane açık mektup yazmış ve özellikle, Millî Eğitim’e sızan marksist düşünceleri dile getirmiştir.
Atsız Bey’in, yurt içinde beğeni toplaması üzerine, dönemin Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından görevine son verilmiş;Orhun dergisi de kapatılmıştır. İzleyen süreçte, mektubunda “vatan haini” dediği Sabahattin Ali tarafından kendisine dava açılmıştır.
İkinci oturumu, 3 Mayıs 1944’te yapılan davanın sonucunda Atsız Bey, 6 ay hapse mahkum edilmiş; bu ceza, sonradan ertelenmiştir.
Atsız Bey ile aynı dönemde, aralarında Alparslan Türkeş, Orhan Şaik Gökyay, Zeki Velidi Togan, Reha Oğuz Türkkan ve Osman Yüksel Serdengeçti gibi büyük şahsiyetlerin de bulunduğu kişiler de, tutuklanmıştır.
1 Nu.’lı Sıkıyönetim Mahkemesi’nde, 7 Eylül 1944 ile 29 Mart 1945 tarihleri arasında 65 oturum devam eden yargılama sonunda, Milliyetçiler, muhtelif hapis ve sürgün cezalarına mahkûm olmuşlardır . Davada, on üç sanık beraat etmiş; on sanık ise, on yıla kadar çeşitli hapis cezaları almıştır.
Verilen bu karar, temyiz edilmiş ve askerî temyiz mahkemesi, bu mahkumiyet kararlarını esastan ve usulden bozarak, 23 Milliyetçinin, telgraf emri ile, 26 Ekim 1945 tarihinde tahliye edilmelerini sağlamıştır .
29 oturum devam eden bu mahkemede , Askerî Yargıtay, 3 Mayıs 1947’deki duruşmada
23 kişi aleyhine açılan Türkçülük- Turancılık davasını haksız ve adaletsiz bularak, davayı bozmuş ve 23 Milliyetçiyi,beraât ettirmiştir.
Davaların sürdüğü bu süreç içerisinde, Atsız Bey, çok kötü koşullarda yargılanmış, “tabutluk” adı verilen küçücük bölmelere bırakılmış, akreplerin yaşadığı dar yerlerde aç susuz bırakılmıştır.
3 Mayıs’ın ilk yıl dönümü, 1945 senesinde, o sıralarda, Tophane’deki Askerî Cezaevinde tutuklu bulunan bir avuç Türkçü tarafından örtüsüz bir masa etrafında yapılan bir toplantı ile anılmış;daha sonraki yıllarda ise, çeşitli törenlerle kutlanmıştır (http://www.nihal-atsiz.com, 12.11.2017; http://www.ortadogugazetesi.net, 12.11.2017;http://www.yenicaggazetesi.com.tr, 12.11.2017).
3.3.1.2.2.Atsız Bey’in, 3 Mayıs 1944’den Sonraki Hayatı:
Bir dönem kendisine iş verilmeyen Atsız Bey, sınıf arkadaşı Tahsin Banguoğlu’nun Millî Eğitim Bakanı olmasıyla birlikte, 1949’da Süleymaniye Kütüphanesi’nde göreve başlamıştır. İş bulamadığı dönemde, ekonomik anlamda çok büyük sıkıntılar çekmiştir. Bu nedenle, çok sevdiği kitaplarının bir kısmını satmak zorunda kalmıştır.
Kütüphane’de bir süre çalıştıktan sonra, Ankara Atatürk Lisesi’ne edebiyat öğretmeni olarak atanmıştır. Fakat buradaki bir konuşması, davalık olmuş; fakat mahkeme, konuşmanın bilimsel olduğu kararına varmıştır. Bu karar üzerine Atsız Bey, yeniden Süleymaniye Kütüphanesi’ndeki görevine gönderilmiştir. 1953 yılından 1969 yılına kadar, Süleymaniye Kütüphanesi’nde çalışan Atsız Bey’in, en uzun memuriyeti, bu dönem olmuştur.
1962’de “Türkçüler Derneği”ni kurmuş ve vefatına kadar, Ötüken dergisini çıkarmıştır.
Özellikle Doğu’daki bölücü oluşumlarla ilgili yazılar yazmış, sonrasında sistemli girişimlerle Atsız Bey,yeniden mahkemelik olmuştur. 15 ay hapis cezası almış ve cezası, Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından,kendisi,karşı çıkmasına rağmen, 22 Ocak 1974’de, affedilmiştir. 2,5 ay kadar cezaevinde kalan Atsız Bey, 10 Aralık 1975’te kalp krizi geçirmiş, fakat doktor, O’nun, kalp krizi geçirdiğini, anlayamamış (ya da,anlaması istenilmemiş) tır. 11 Aralık 1975’te geçirdiği ikinci kalp krizi, Atsız Bey’i, aramızdan alıp götürmüştür.Uçmağ yeri, İstanbul’daki Karacaahmet Kabristanı’ndadır (http://www.nihal-atsiz.com, 12.11.2017).
3.3.1.2.2.Atsız Bey’in,Türk Târihimizdeki Yeri ve Önemi:
Hüseyin Nihâl ATSIZ Bey,Türkçülüğün, hedef,amaç,gerekçe ve yöntemlerini,yeniden yorumlayarak, geleceğe dâir milliyetçi plân ve programların sistemleşmesini sağlayan;Ülkü Ocakları ve MHP başta olmak üzere,milliyetçi teşekküllerin,kurumsal yapısına,fikrî katkıda bulunan bir târihçi, edebiyâtçı, siyâsetçi ve mütefekkirimiz olarak, Türk târihimizin, şeref sayfalarında, adı,altın yaldızla yer alan mümtaz bir değerimizdir.
“Atsız’ın Türkçülük görüşüne göre, Türk soyu, diğer soylardan üstündür. O’nun için, Türk soyu başka soylarla karışmamalıdır. Devletin önemli mevkilerine, yabancı soydan olduğu bilinenler getirilmemelidir.
Atsız, Türk milletini bir bütün olarak görür. Çeşitli Türk boylarının, özel isimleriyle tanımlanarak ayrı milletler gibi gösterilmesi yanlıştır. İlerde, bütün Türkler siyasi bir birlik içinde toplanacaklardır. Tarihte bu birlik gerçekleştiği için, gelecekte de gerçekleşmesi mümkündür. Tarihte Türk’e ait olan toprakların yine Türk yurdu olması ise tabiidir. Bu görüşe göre ‘Turancılık’ adı verilmektedir.” (http://www.nihal-atsiz.com, 12.11.2017).
Yoksulluk içinde geçen günleri, durmadan açılan mahkemelerle sarsılan Atsız, geçirdiği bu kötü günlerde, hiçbir zaman kararlı duruşunu elden bırakmamıştır. Çektiği o kadar çileye rağmen, ömrünü kutlu yolun çeriliğine adamış, bu yolda gözünü kırpmamıştır.
Yazdıkları ile “keskin ve sert” bir üsluba sahip olan Atsız, özel yaşamında ise, bir o kadar “sakin, sevecen ve şakacı” bir insandır. Her türden insanla arkadaşlık kurabilen, gününü dolu dolu geçiren bir bilgedir. Fransızca, Arapça ve Farsça’yı iyi derecede bilen Atsız Bey, hayal ettiği eski Türk yaşantısı içinde yaşamayı başarabilmiştir.
Z Vitamini ve Dalkavuklar Gecesi isimli eserleri, ilm-i siyâseti ve idâre-i maslahatı hicveden ve her siyâset bilimcinin,okuması gerektiği kanaâtini taşıdığım eserlerindendir.
Türk Dünyası’na ve Türkçe’mize çok büyük önem veren Atsız Bey, özellikle, Bozkurtlar’ın Ölümü, Bozkurtlar Diriliyor, Deli Kurt vb romanlarıyla; Kahramanlık, Kömen,Yolların Sonu, Kür Şad Marşı vb şiirleriyle; Türkçülük ve Turancılık üzerine yazdığı yazılarıyla; Türk gençliğimizin, millî târih şuuruna sâhip olması için çok çabalamıştır.
“Daha 1960′larda teşhis ettiği bölücülüğe dair uyarı yazıları sebebiyle hapse mahkum olmuş, fakat Türkiye 1980′lerden itibaren bölücülüğün kanlı çehresiyle karşı karşıya kalmıştır.
Türk illerinin bağımsızlığına olan inancı 1990′ların başında gerçek haline dönüşmüştür.
Yine aynı dönemde, Atsız’ın insanlık dışı bir rejim olarak nitelendirdiği Komünizm yıkılıp gitmiştir.
Bütün bunlar, Atsız’ın, hayal peşinde koşmadığını, görüşlerinin gerçeklere dayalı bulunduğunu ispat etmektedir.
Atsız gibi yiğit bir evladının yetişmiş olması, 20.yüzyıl Türklüğü için bir övünç kaynağıdır.” (http://www.nihal-atsiz.com, 12.11.2017).
Atsız Bey, özellikle, 3 Mayıs 1944 Türkçülük Olayları’ndan sonra, sevenleri tarafından,
“Gök Bilge Atsız Ata” olarak anılmıştır.
3.3.1.2.3.Atsız Bey’in,Eserleri:
Tarih, edebiyat, edebiyat tarihi ve bibliyografya gibi değişik sahalarda çok sayıda kitap ve makalenin sahibi olan Atsız Bey’in eserlerini ,şöyle sıralayabiliriz:
1) “Divan-ı Türk-i Basit, Gramer ve Lugati”, İstanbul 1930
2) “Şart Başına Cevap”, İstanbul 1933
3) “Çanakkale’ye Yürüyüş”, İstanbul 1933.
4) “16. Asır Şairlerinden Edirneli Nazmi’nin Eseri ve Bu Eserin Türk Dili ve Kültürü Bakımından Ehemmiyeti”, İstanbul 1934.
5) “Komünist Don Kişotu Proleter Burjuva Nâzım Hikmetof Yoldaş’a”, İstanbul 1935.
6) “Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar, I. Bölüm”, İstanbul 1935.
7) “15. Asır Tarihçisi Şükrullah, Dokuz Boy Türkler ve Osmanlı Sultanları Tarihi”,
İstanbul 1939.
8) “Müneccimbaşı Şeyh Ahmed Dede Efendi, Hayatı ve Eserleri”, İstanbul 1940.
9) “900. Yıldönümü (1040-1940)”, İstanbul 1940.
10) “İçimizdeki Şeytanlar”, İstanbul 1940.
11) “Türk Edebiyatı Tarihi”, İstanbul 1940.
12) “Dalkavuklar Gecesi”, İstanbul 1941.
13) “En Sinsi Tehlike”, İstanbul 1943.
14) “Hesap Böyle Verilir”, İstanbul 1943.
15) “Türkiye Asla Boyun Eğmeyecektir”, İstanbul 1943.
16) “Yolların Sonu”, (Bütün şiirlerinin toplandığı kitap) İstanbul 1946.
17) “Bozkurtların Ölümü”, İstanbul 1946.
18) “Bozkurtlar Diriliyor”, İstanbul 1949.
19) “Osmanlı Tarihleri I”, İstanbul 1949.
20) “Türk Ülküsü”, İstanbul 1956.
21) “Deli Kurt”, İstanbul 1958.
22) “Z Vitamini”, İstanbul 1959
23) “Osman (Bayburtlu), Tevârih-i Cedîd-i Mir’at-ı Cihan”, İstanbul 1961.
24) “Osmanlı Tarihine Ait Takvimler” İstanbul 1961.
25) “Ordinaryüs’ün Fahiş Yanlışları”, İstanbul 1961.
26) “Türk Tarihinde Meseleler”, Ankara 1966.
27) “Birgili Mehmed Efendi Bibliyografyası”, İstanbul 1966.
28) “İstanbul Kütüphanelerine Göre Ebussuud Bibliyografyası”, İstanbul 1967.
29) “Âli Bibliyografyası”, İstanbul 1968.
30) “Âşıkpaşaoğlu Tarihi”, İstanbul 1970.
31) “Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nden Seçmeler I”, İstanbul 1971.
32) “Evliya Çelebi Seyahatnâmesi’nden Seçmeler II”, İstanbul 1972.
33) “Ruh Adam”, İstanbul 1972.
34) “Oruç Beğ Tarihi”, İstanbul 1973.
35) “Makaleler – I”, Baysan Yayınları, İstanbul, 1992
36) “Makaleler – II”, Baysan Yayınları, İstanbul, 1992
37) “Makaleler – III”, Baysan Yayınları, İstanbul, 1992
38) “Makaleler – IV”, Baysan Yayınları, İstanbul, 1992
-Ayrıca, Türk Ansiklopedisi’nde, 40 kadar madde (http://www.ulkuocaklari.org.tr,
12.11.2017).
Mübârek ruhu,şâd; mekânı,uçmağ olsun… Tanrı, Türk’ü Korusun!”
Not: İşbu makâlem, Hoca Ahmet Yesevî Üniversitesi, Siyâset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü’nde yaptığım , “Türk Siyâseti’nde, MHP’nin Üretken Belediyecilik Uygulamaları Örneği: İhsâniye Belediyesi” Başlıklı Yüksek Lisans Bitirme Projem’in, ilgili kısmında yer almakta olup,burada, özet olarak yer verilmiştir.