Gazi KARABULUT*
DEDE KORKUT HİKAYELERİNDE DEĞERLER EĞİTİMİ
Destanlar, bir milletin kendi kültüründen beslenerek ortaya çıkardığı, olağanüstü tutumlarla beslendiği, geçmişine ait izler barındırdığı metinlerdir. “Nesilden nesile aktarılan ve bir milli kahraman veya ait olduğu toplumca sevilen kişilerin hayatlarını, mücadelelerini, sözlü veya yazılı şiirimsi bir dille anlatan manzumelerdir .” (Eroğlu, 996.39) Bu tanımda da görüldüğü gibi destanların kuşaklar arası bağı kuvvetlendiren bir özelliğinin olduğu ortadadır. Yine mazi ati arasındaki en kuvvetli unsurlardan birisi destanlardır.
Her biri pek çok değeri barındıran destanlardan en önemli parçalarından birini de Dede Korkut Destanları oluşturmaktadır.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın son yıllarda ısrarla üzerinde durduğu “değer” kavramı soyut nitelikli bir anlam ihtiva ettiği için özellikle ilkokul çağındaki çocuklarda bu soyut içeriğin somutlaştırılması gerekmektedir. Çocuklar açısından sergilenecek “değer” odaklı kazanımların derslerde hissettirilmesi kadar, bu kavramların yaşantıyı etkileyen, yönlendiren, şekillendiren bir hüviyeti olduğu göz ardı edilmemelidir.
Türk Dil Kurumu’na göre değer, “bir şeyin para için ölçülebilen karşılığı, paha, üstün nitelik, üstün ve yararlı nitelikleri olan birey, bireyin nesne ile olan ilişkilerini belirleyen durum ve bir ulusun sahip olduğu sosyal, kültürel, ekonomik ve bilimsel değerlerini kapsayan maddi ve manevi ögelerin bütünü” gibi anlamlarda tanımlanmaktadır (TDK, 2015) .
Ama, burada insanın; bilişsel, duyuşsal ve davranışsal olarak üç boyutu olduğu düşünülecek olursa değerlerin işlevsel süreci, bu üç boyutu direk etkilediği görülecektir.
Nitekim, Milli Eğitim Bakanlığı, değerler eğitimine duyulan ihtiyacı 13 Ocak 2017 tarihinde kamuoyu ile paylaştığı “Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Ve Ortaöğretim Öğretim Programlarının Güncellenmesi” başlığı altında ilgili bölümde şöyle izah etmektedir.
“Bakanlığımız, ilköğretim ve ortaöğretim düzeyindeki öğrencilerin, toplumun duygu, inanç, öncelik ve değerlerinin farkında olmasını amaçlamakta; millî ve manevi değerleri özümsemiş olması yönünde çalışmalar yapmaktadır. Bu kapsamda öğretim programlarına millî birlik ve beraberlik ruhumuzu ayakta tutacak değerlerimizi yerleştirerek güncelleme çalışmaları yapılmıştır.”
Yine, Milli Eğitim Bakanlığı’nın 18. 07. 2017 günü on kök değer olarak belirlediği ama açıklamalarda geniş bir yelpazede ele aldığı değerler eğitimi başlıklarına göz attığımızda geçmişten günümüze uzanan ve geleceği de ihtiva eden kavramlarla karşılaşıyoruz.
“Adalet, dostluk, dürüstlük, öz denetim, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk, vatanseverlik, yardımseverlik.” şeklinde sıralanan on kök değerin, ilkokul öğrencilerinde bilişsel ve duyuşsal olarak kavratılmasını sağlamak için en etkili yöntem, görsel zenginlik ile davranışsal sunumunu sağlamak olacaktır.
İşte burada Dede Korkut Hikayeleri, devreye sokulacak en etkili materyaller arasında gösterilebilir.
Tabi hikayelerin özelliklerine ve hikayelerdeki değerlere geçmeden önce Dede Korkut’un kim olduğu çocuklar tarafından anlaşılmalıdır. Tarihsel olarak yaşadığı ortaya konamayan ama Oğuz’un her zor işinde ona yetişen, söyledikleri ile ağırlığı olan, bütün Oğuzlarca saygı duyulan, bilgeler bilgesi bir kişi olduğu vurgulanmalı ve çocukların kafasındaki Dede Korkut imajı netleştirilmelidir.
Bütün Türk coğrafyasında dilden dile aktarılarak bugüne kadar ulaşan Dede Korkut’un, okullarımızda “değerler” kavramı açısından verilebilecek en mümtaz şahsiyet olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Sözü, özü doğru, yol gösterici, söyledikleri anında yerine getirilen bir bilge kişi olarak Türk çocuklarının dünyasına girmesi gereken Dede Korkut, hikayeler vasıtası ile çocukların zihinlerine yerleştirilebilir. Onu tasvir ederken kullanılacak ifadeler ve ortaya konacak tipleme, çocuklar açısından saygının yanında sevilen ve itaat edilen bir hüviyette ortaya konmalıdır.
“Ak saçları, temiz beyaz sakalı, başındaki, börkü, elindeki kopuzu” ile “ Türklerin bilge kişisi, gönüllerin sultanı, her müşkülün yol göstericisi” gibi tanımlamalarla tasvir edilecek bir Dede Korkut hem bilinen anlatımlara uygunluğu hem de çocuklarda oluşturacağı pozitif etki açısından büyük önem taşıyacaktır.
Dede Korkut Hikayeleri için Fuat Köprülü, “Bütün Türk edebiyatını terazinin bir gözüne,
Dede Korkut’u öbür gözüne koysanız yine Dede Korkut ağır basar.” der.
Dede Korkut hikayelerinde, Oğuzların, yaşam şekilleri aile biçimi, gelenekleri, kültürü yansıtılmaktadır. Hikayelerde ele alınan konular, Oğuzlar ve onların yaşam tarzıdır. Bu hikayeler sayesinde Oğuzların ortak değerlerinin neler olduğunu ortaya koyabiliyoruz.
Hikayelerde, Türklerin ahlak ve inançları, töreleri, kahramanlıkları, Türk kültürünün zengin folklorik özellikleri hikayelerdeki olaylarla göz önüne serilmektedir.
Dede Korkut hikayelerini oluşturan,
“1. Dirse Han Oğlu Boğaç Han
2. Salur Kazanın Evinin Yağmalanması
3. Kam Büre Beg Oğlu Bamsi Beyrek
4. Koca Duha Oğlu Deli Dumrul Hikayesi
5. Kanlı Koca Oğlu Kan Turalı Hikayesi
6. Basat’ın Tepegözü Öldürmesi Hikayesi
7. Kazıcık Koca Oğlu Yiğenek Hikayesi
8. Begil Oğlu Emren’in Hikayesi
9. Uşun Koca Oğlu Seyrek Hikayesi
10. İç Oğuz Dış Oğuz Asi Olup Beyrek’in Öldürülme Hikayesi
11. Salur Kazanın Tutsak Olup Oğlu Uruzun Çıkardığı Hikayesi
12. Kazan Beyin Oğlu Uruz Beyin Tutsak Olması Hikayesi” adlı hikayelerin her birinde, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından on kök değeri veya o değerlerin çağrıştırdığı kavramları ifade eden hususlara rastlıyoruz.
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisinin 46. sayısında “Dede Korkut Hikayelerinde Değerler” adlı makalede hikayelerde yer alan ve bakanlığın belirlediği kök değerlerle örtüşen bazı bölümler izah edilmiştir.
“Sevgi, saygı, merhamet, kahramanlık, onurlu olma, aile birliği, cömertlik, cesaret” gibi değerler örneklerle ortaya konmuştur.
Dirse Han Oğlu Boğaç Han hikayesinde, Dirse Han’ın eşine seslenişindeki incelik, nezaket ve sevgi dolu ifadeler, aile içi sevgi ve eşe duyulan saygı açısından oldukça kıymetli bir değeri ortaya koyar.
“Beri gel başımın bahtı, evimin tahtı
Evden çıkıp yürüdüğünde selvi boylum,
Kara saçı topuğuna sarmaşanım,
Kurulu yaya benzer çatma kaşlım.”
Yine, Kazan Bey’in Oğlu, Uruz Bey’in Tutsak Olması Hikayesinde geçen ve aile bireyleri arasındaki fedakarlık şuurunu ortaya koyan;
Uruz Bey’in,
“Vazgeç baba geri dön,
Altın büyük evine atını sür git,
İhtiyar anama umut ol,
Karagözlü kız kardeşimi ağlatma,
İhtiyar anamı sızlatma!
Oğul için atanın ölmesi ayıp olur,
Yaradan hakkı için baba”
Vazgeç de eve git.” ifadeleri ile babasının kendisini kurtarmak için yaptığı fedakarlığa karşı o da
ailesinin bütün fertlerini düşünerek karşılık vermektedir.
Aynı hikayede, Kazan Bey’in oğluna olan sevgisinin anlatıldığı bölüm de değerler açısından önemli bir örnektir.
“Oğul, oğul, ey oğul!
Karşıda yatan kara dağımın yükseği oğul!
Kararmış gözlerimin aydını oğul!
Alaca tanla yerimden kalktığım senin için,
Al atımı yorultmuşum senin için,
Benim başım kurban olsun canım oğul senin için.”
Bu söyleyişte de sevgi ve fedakarlık duyguları ortaya konmaktadır.
Yine Duha Koca Oğlu Deli Dumrul’da, bu defa Deli Dumrul için eşinin fedakarlığı ve eşine olan sevgisi ortaya konmaktadır.
“Göz açıp gördüğüm,
Gönül verip sevdiğim, Koç yiğidim, şah yiğidim!
…
Yer tanık olsun, gök tanık olsun,
Benim canım senin canına kurban olsun!”
Uşun Koca Oğlu Segrek Hikâyesinde, Segrek’in esir kardeşi için verdiği mücadele kardeş sevgisini ortaya koymaktadır. Egrek’in ağabeyine seslenişi, kardeş sevgisini gayet hoş bir şekilde dile gelir.
“Ağzın için öleyim kardeş!
Dilin için öleyim kardeş!
Er mi oldun, yiğit mi oldun kardeş!
Gurbete kardeşini aramaya sen mi geldin kardeş?” der. Devamında birbirleri ile sarmaş dolaş oluşları anlatılır.
Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması hikayesinde bu kez doğaya, çevreye, suya, hayvana duyulan ilgi ve sevgi ortaya konur.
“Çağıl çağıl kayalardan çıkan su!
Ağaç gemileri oynatan su!
Hasan ile Hüseyin’in hasreti su!
Bağ ve Bostan’ın ziyneti su!
Ayşe ile Fatma’nın bakışı su
Güzel atların içtiği su
Kızıl develerin gelip geçtiği su
Ak koyunların gelip çevresinde yattığı su
Sarayımın haberini bilir misin? Söyle bana,
Kara başım kurban olsun suyum sana.” Söylemi tabiatın bir özeti gibi karşımıza çıkar.
Dede Korkut hikayelerinin pek çok bölümünden ana, babaya, eşe, devlet büyüklerine, obaya duyulan sevgi, saygı ve bunlara karşı sergilene dürüstlükler sık sık sile gelir. Bir meselenin çözümünde söz, döner dolaşır Dede Korkut’a başvurmanın gerektiği üzerinde birleşir. Dede Korkut gelir ve dua ederek, olması gerekeni söyler.
Hikayelerde misafirperverlik, cömertlik gibi değerler de sıklıkla karşımıza çıkar. Salur
Kazan’ın Evinin Yağmalanması Hikâyesinde “Kazan Bey kahraman koç yiğitlere büyük ülke verdi, şalvar, cübbe, çuha verdi.” sözleri ile cömertlik ortaya konurken; “Yiğitler yiğidi Karacık Çoban sapanına taş koydu, attı. Birincisini atınca ikisini, üçünü yıktı; ikincisini atınca üçünü dördünü yıktı. Kâfirlerin gözüne korku düştü. Karacak Çoban kâfirin üç yüzünü sapan taşıyla yere yıktı. İki kardeşi okla vuruldu, şehit oldu. Çobanın taşı tükendi, koyun demedi, keçi demedi, sapanın ayasına koydu, attı, kâfirleri yıktı.” bölümü cesaret açısından çarpıcı bir örnek olarak karşımıza çıkar.
İç Oğuz’a Dış Oğuz’un Asi olup Beyrek’in Öldürülmesi Hikâyesinde yer alan “Kaçanı Kazan Bey kovalamadı, aman diyeni öldürmedi.” kısmı merhamet, değeri için iyi bir örnektir.
Değerler açısından “dayanışmaya” örnek olarak, Kam Büre Bey Oğlu Bamsı Beyrek Hikâyesinde “Bezirgan söyledi: Bey yiğit! Sen benim sesimi anla, sözümü dinle…..Envük Kalesi’nin beş yüz kafiri üzerimize saldırdı, kardeşim tutsak oldu, malımızı rızkımızı yağmaladılar. Kara başımı yukarı kaldırdım, sana geldim” . … Bezirgan’ın yardım isteği geri çevrilmez ve şöyle cevap verilir.
“Boz oğlan: Zırhımla benim güzel atımı getirin. Boz oğlan bir iki demedi, kâfirlere kılıç vurdu, baş kaldıran kâfirleri öldürdü, gaza eyledi, bezirgânların malını kurtardı.” ifadeleri ile dikkat çekici bir örneği teşkil eder.
Dede Korkut Hikâyelerinde vatanseverlik Salur Kazan’ın Evinin Yağmalanması Hikâyesinde,
“Yaban eşeği ile yaban geyiğine komşu yurdum!
Seni düşman nerden basmış güzel yurdum.” şeklinde dile getirilirken Dede Korkut’un son sözünü söylerken ettiği dualarda da vatan sevgisi dillendirilir.
Sonuç olarak, Dede Korkut Hikayeleri detaylı olarak incelendiği zaman, Milli Eğitim Bakanlığı’nın hedeflediği değerlere ulaşılması açısından uygun bir kaynak olduğu görülecektir.
İlkokullarda, Dede Korkut Hikayelerinin ve hikayelerde geçen değerlerin kavratılması için önerilecek başlıca iki yöntem ifade edilebilir.
Hem değer kavramının soyut içerikli olması hem de ilkokul çocuklarının bunu davranışa dönüştürebilmesi için değerlerin, görsel olarak sunumu gerekmektedir. İlkokullarda Dede Korkut Hikayelerinin çizgi karakter ve çizgi film halinde sunulması ayrıca tiyatro metni haline getirilerek sergilenmesi hikayelerdeki değerlerin anlaşılması ve öğrenilmesi açısından etkili olacaktır.
Yine biz son sözü Dedem Korkut’un duasından kısacık bir bölüm ile bitirerek değerleri ve değerini ortaya koyalım.
“Yerli kara dağın yıkılmasın.
Gölgeli kaba ağacın kesilmesin.
Taşkın akan güzel suyun kurumasın.
Kanatlarının ucu kırılmasın.
Kadir, seni namerde muhtaç etmesin.
Koşarken ak boz atın sendelemesin.
Vuruşunca kara öz çelik kılıcın çentilmesin.
Allah’ın verdiği ümidin kesilmesin.
Ahir sonu, arı imandan ayırmasın.
Ak alnında beş kelime dua kıldık.
Kabul olsun.
Derlesin, toplasın günahınızı adı güzel Muhammed’e bağışlasın.
Hanım hey!