EDİTÖRÜN NOTU:
24 Temmuz 2020 Cuma günü
Devlet Bahçeli’nin de katılımıyla
Ayasofya’da kılınan Cuma namazı
sonrasında ilk kez 2011 yılında
yayınlanan bu yazıyı
tekrar hatırlatıyoruz.
Yazıda ismi geçen gazeteci iftiralarını youtube kanalından sürdürüyor.
ÜLKÜ-YAZ
Devlet Bahçeli ve “Cuma Namazı Fitnesi”
Hayati BİCE
Geçen hafta TARAF gazetesinin manşetine yerleştirdiği “MHP’ye Operasyon” haberinin alt başlığında planın bir aşaması şöyle deşifre edilmişti:“Bahçeli’nin dine ve ülkücülüğe uzak olduğu söylemi yayılacak.”
***
Cep telefonumun bir sorunu için uğradığım işyerinde tasavvuf ehli genç bir arkadaşımın “Ya Hocam, Bahçeli’nin dinî konularda duyarsız olduğu söyleniyor. Hatta kendisine Cuma namazını kılması gerektiğini söyleyen parti imamını kovmuş. Bu doğru mu? Ne dersin?”sorusunun üzerinden hafta geçmeden atılan bu manşet nice zamandır yazmayı isteyip de hep ertelediğim bazı tanıklıklarımı yazmamı zorunlu hale getirdi.
***
Yıl 2006 idi; MHP TBMM dışında kalmıştı ve iktidar olma ihtimali ufukta bile gözükmediğinden MHP Genel Merkezi’nin 2004’de taşındığı görkemli binası çoğu zaman sessiz ve ıssız bir görüntü veriyordu. MHP lideri Dr. Devlet Bahçeli, makam odasına çekilip partinin ilk seçimlerde izleyeceği stratejiye ve Türk milliyetçiliğinin siyasi organizasyonunun geleceğine yönelik istişareler içerisindeydi. Kendilerini bir hekim arkadaşım ile ziyaret ederek beraber hazırladığımız “Örgüt Kültürü” ; “Öğrenen Organizasyon” ve “Ülkücü Toplam Kalite” gibi sosyal konuların “MHP örneği”nde nasıl uygulanacağına dair birkaç sunum yapmıştık.
Tam o günlerde ZAMAN gazetesinde Hasan Cemal’in yazdığı kitabında “Cumhuriyet Anıları”nı anlatırken yer verdiği ve özetle “İlhan Selçuk, Bahçeli ile sürekli görüşüyor”anlamındaki sözlerinden hareketle MHP liderinin “solcularla istişare eden” , “dine uzak bir kişilik” olduğu ülkücü tabanda alttan alta işleniyordu. Cemaatin haftalık haber dergisi AKSİYON’da ise MHP’nin kurucu lideri Alparslan Türkeş’in ne kadar “dindar bir lider”olduğu, Türkeş sonrası MHP’nin giderek Türk-İslam Ülküsü’ne yabancılaştığı açıkça yazılmıştı. Bunun cemaat tabanında ve MHP kitlesi içerisinde yayılan vulgarize söylemi“Bahçeli’nin alnını secdeye koyduğunu gören yok” iftirası idi.
Tevafuk bu ya, Ankara İlahiyat’ın dekanı Prof. Dr. Beyza Bilgin‘in bir ricası -yine İlahiyat Fakültesinde görev yapan bir profesör tarafından- Sn. Bahçeli’ye ulaştırılmak üzere bana iletildi. Sn. Bilgin, “İlahiyat Fakültesi Mescidi’ne Cuma namazına geldiği bir gün Sn. Bahçeli’ye makamında bir kahve ısmarlamak” istiyordu. Bahçeli’nin Cuma namazlarını o sıralarda Gazi Mahallesi’ndeki Cami’de kıldığını biliyordum. Demek ki, bazen de o zamanlar ikamet ettiği Tandoğan’daki evine yakın olan İlahiyat Fakültesi mescidini de Cuma namazı için tercih ediyordu. Bu küçük camilerde Cuma namazı kılmayı tercih etmesi, Bahçeli’nin dinî vecibeleri yerine getirirken reklam yapılmasından kaçınmak hassasiyeti idi.
***
Bir görüşmemizde İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Beyza Bilgin’in ricasını Sn. Bahçeli’ye iletirken, aleyhindeki “dine uzak” söylentileriyle oluşturulan “gri propaganda“nın ülkücü gençler arasında yayılmaya çalışıldığını, MHP tabanının dindar kesiminin bu söylemlerden etkilenerek MHP’ye ve liderine yabancılaştırılmak istendiğini söyledim. Buna karşılık Bahçeli’nin “Ne yapalım, herkes herşeyi söyler” sözlerine yakın siyasi tarihten bir örnek ile yanıt verdim: “Biliyorsunuz Mesut Yılmaz’ın dinî pratiklere uzaklığını. Ama, Mustafa Taşar ile Halil Şıvgın onu adeta silah zoru ile Kocatepe Camii’ne Cuma namazına götürdüler. Siz de her ay en azından bir Cuma namazınızı Kocatepe Camii’nde kılmalısınız.”
Bu teklifime Sn. Bahçeli, kollarını açarak “Doktor bey, şimdi Cuma namazımızın reklamını mı yapalım?” sorusu ile karşı çıktı. Konuyu sadece Sn. Bahçeli’ye iletmekle kalmadım; o zamanlar MHP MYK üyesi olan ilahiyatçı Prof. Dr. Abdurrahman Küçük‘ten de bir yüzyüze görüşmemizde ‘Bahçeli’yi arada bir Cuma namazını Kocatepe Camii’nde kılmaya ikna etmesi’ni talep ettim.
***
Bu görüşmemizden neredeyse 1 yıl sonra o zamanlar Yeniçağ gazetesinde yazan Sabahattin Önkibar’ın bir yazısı MHP tabanında bomba gibi patladı:“Bahçeli Cuma Namazına neden gelmedğini soran İmamı MHP’den Kovdu” (1 Ocak 2008, Yeniçağ)
Baştan aşağı yalan-yanlış bilgilerle dolu olan habere göre, MHP’nin yeni binasındaki görkemli mescidde Cuma günleri kılınan ve yüzlerce kişinin katıldığı Cuma namazı esnasında, Bahçeli 2. kattaki makam odasında oturuyor ve namaz için aşağıdaki mescide inmiyordu. Önkibar’ın iftirasına göre bunun ülkücüler arasında hoş karşılanmadığını söyleyen imam Mehmet Demirdelen, Bahçeli’nin makamından apar topar, sille tokat tartaklanarak çıkartılmış ve binaya ve teşkilatlara girmesi yasaklanmıştı.
Oysa MHP Genel Merkezi’nde Genel Başkan’ın çalışma düzenini azıcık olsun bilenler bilirdi ki, Sn. Bahçeli, Cuma günleri sessiz sedasız bir şekilde evinden Cuma namazını kılacağı küçük semt camiine gider, parti genel merkezine Cuma namazını dışarıda kıldıktan sonra gelirdi. MHP Genel Merkezi’nde Cuma namazı kılmak istememesinin nedeninin ise insanların kendisine görünebilmek için Cuma günleri MHP Genel Merkezi’ne yığılarak ibadetlerine riya karıştırmaları ihtimali idi.
Ayrıca yine bilenler bilirler ki, Cuma namazı sonrası el öpmek için kuyruğa girecek cemaatten kişilerin oluşturacağı izdiham da Sn. Bahçeli’nin asla hoşlanmayacağı bir durumdur.
[Bu noktada şu hususu da belirtmeliyim: Bahçeli’ye yönelik fiilî bir saldırıdan sonra (1986) tedbir için yakın koruması olarak, evinde görev alan bir akrabamın bana ilettiği bizatihi gözlemleri de, Sn. Bahçeli’nin bırakın Cuma namazına gitmemesini, namaz konusundaki hassasiyetine tanıklık ediyordu.]
Gerçekler bu şekilde olmasına rağmen Sabahattin Önkibar’ın yalan haberinin tesiri, aradan geçen 7 yıla rağmen bugüne ulaştı ve benim cep telefonu bayii olan -ve asla bir art niyeti olmayan tasavvuf ehli- genç arkadaşımın bana geçen hafta sorduğu soruya kadar dilden dile yayılarak geldi.
Benim ricam ve Abdurrahman Küçük’e ısmarladığım görev, Devlet Bahçeli’nin Kocatepe Camii’nde bir Cuma namazında görüntü vermesine yetmedi ama, 2011 seçim kampanyasını başlatmak için Kars’ın Ani harabelerindeki Fetih Mescidi’nde MHP’li bir grup ile birlikte kılınan Cuma namazı görüntüleri “Bahçeli’nin alnının secdeye değdiğini gören yok”iftirasını biraz olsun hafifletti.
***
TARAF gazetesinin Cuma günkü manşeti hakkında uyarılarımı paylaştığım bir MHP Başkanlık Divanı üyesine AKP’nin önümüzdeki seçim sürecinde sahada kullanması kuvvetle muhtemel olan Sabahattin Önkibar’ın yaydığı “Cuma namazı fitnesi”nin izalesi için birşeyler yapılmasını söylediğimde, “Sn. Genel Başkan bu işlerden hoşlanmaz ki, geçen yıl bastırdığımız MHP takviminin bir sayfasına Ani Harabelerindeki Cuma namazı görüntüsünü koymak istediğimizde ona bile karşı çıktı” diye yakındı.
Yine de birşeyler yapılmasının şart olduğunu; çünkü “Bahçeli’nin İslam ile ilişkisinin önümüzdeki seçim kampanyasının bir parçası” olacağının şimdiden anlaşıldığını söyledim. MHP Genel Merkezi’nin önemsediğim birkaç isminden birisi olan yönetici, “Koskoca MHP camiası bir Sabahattin Önkibar fitnesini engelleyemiyorsa biz ne yapalım?” deyince bu yazıyı yazmamın artık benim için farz-ı kifaye olduğunu düşündüm.
İşte bu düşünceyledir ki, neredeyse 10 yıldır sadece birkaç arkadaşım ile paylaştığım bu bildiklerimi kamuoyu ile paylaştım.
Sn. MHP lideri Devlet Bahçeli’nin bu kadarına bile rıza göstermeyeceğini bile bile…
Ne yapalım “Fitne adamı öldürmekten beterdir” diyen Rabbimizin hatırı en üstündür. ______________________________________________
NOTLAR:
1)Bu yazımda bahsedilen kişilerden sadece birkaç tanesinin ismini verdim. Diğer kişilerden isminin yayınlanmasında sakınca görmeyenlerin isimlerini de bilahere vermeyi düşünüyorum. https://www.youtube.com/watch?v=ch9Pml9LSxo
2)Bu yazı ilk kez 1 Eylül 2011 tarihinde yayınlanmıştır. “Lider-Teşkilat-Doktrin” kitabımla da tarihe kaydedilmiştir. https://www.kitapyurdu.com/kitap/lider–teskilat–doktrin–mhp-orgut-kulturu/539756.html