Dr. Yalçın GÜZELHAN: Bağırmak, Çağırmak ve Konuşmak

BAĞIRMAK,

ÇAĞIRMAK

VE… KONUŞMAK

Dr. Yalçın GÜZELHAN

Yaşamımız boyunca evde, okulda, işte ve sosyal ortamlarda, kısacası yaşadığımız her yerde, bizlere her zaman güzel, etkileyici ve ikna edici konuşmanın ne kadar da önemli olduğu defalarca söylenip durulmuş dur. Eğer bir işte yükselmek istiyorsanız, veya toplumda etkili ve sözü dinlenilir birisi olmak istiyorsanız, iyi bir yönetici veya siyasetçi olmak istiyorsanız iyi ve etkili konuşacaksınız. Bu değişmez bir kural olarak hepimizin zihinlerine daima kazınmaya çalışılmıştır. Çocukluğumuzdan beri de sürekli olarak aynı şekilde tekrarlandığından, bunu hiç sorgulamadan doğru olarak kabul etmişizdir.

Yaşamımızın her döneminde de iyi ve etkili konuşan birisi olabilmek içinde var gücümüzle uğraşmışızdır. Sonunda da bunu belli ölçüde becerebilenler olduğu kadar, çoğunluğumuzda tam tersine hiç becerememişizdir, Aksine ne kadar da iyi konuşan birisi olabilmek için daha da çok çabaladıkça daha çok heyecanlanan ve konuşacaklarını şaşırtan birisi olmuşuzdur. Bazıları ise etkili konuşayım diye kendi yaratılışını zorlayarak, doğal konuşma ve davranışlarını değiştirmeye çalıştığından, bırakın etkili konuşmayı, daha beter kendini gülünç duruma düşürmüştür.
Oysa hayatımızın hemen her alanında, ikili veya çoklu ortamlarla iletişim kurma becerileri oluşturmada, dinlemek daha doğrusu etkin dinlemek, en azından düzgün ve etkili konuşmak kadar, hatta ondan da önemlidir. Aile, iş ve cemiyet hayatında daha çok konuşan ve baskın olma dürtüleri ve ön yargıları ile hareket ettiğimiz için, çoğu zamanda bunu beceremediğimizden, öfke, hiddet hatta şiddet kullanarak, kendimizi ifade etmeye çalışırız. Bu yanlış ve olumsuz iletişim biçimimizden dolayı da, ailemizle, çevremizle ve toplumla daha çok çatışma içerisine gireriz. Oysa konuşmaya verdiğimiz değeri toplum olarak, daha iyi bir dinleyici olabilmek için verebilsek, sanırım hem birbirimizi daha iyi anlayabilen insanlar olacağız, Aslında etkin dinlemek konuşmaktan çok daha zordur. Çünkü daha çok eğitim ve daha çok beceri gerektirir. Sabırlı, sakin, öfkesini kontrol edebilen ve karşısındakine dinlendiğini hissettirebilen birisi olmak zorundasınız.

İsterseniz şöyle yakın bir çevrenize bir bakın, ve en çok sevdiğiniz, en çok birlikte olmak istediğiniz insanların kimler olduğunu bulmaya çalışın. Eminim ki en çok birlikte olmak istediğiniz ve bundan da oldukça keyif aldığınız insanlar, sohbetlerinizde sizi en çok dinleyen kişilerdir. Bu durumda, sizde dinlendiğinizi daha doğrusu önemsendiğinizi hissettikçe, karşınızdaki, sizi dinleyen insana olan saygınızın daha da çok arttığını fark etmişsinizdir. İsterseniz, biraz da Türkiye’deki siyasilere bir bakalım. Etkili olmayı sadece ve sadece iyi bir hatip olmak olarak algılayan, çevrenizdeki bir sürü siyasiyi hemen fark etmişsinizdir sanırım. Hiç birisi diğerini dinlemiyor, dolayısıyla anlayamıyor da. Karşısındakini anlayamayan bir insanda, sadece ve sadece konuşmuş olmak için sarf ettiği laf kalabalığını bir anlam ifade etmese de, doğru iletişim olarak algılıyor. Hatta bazen de ,sanki çokta doğru bir şey yapmışlar gibi , birbirlerine nasılda güzel konuştum değil mi diye bir de soruyorlar. Oysa birazda etkin ve etkili dinlemeyi becerebilsek, ve bu sayede de birbirimizi daha çok anlayabilme fırsatımız olsa ve birbirimizin düşüncelerinden de daha çok yararlanabilsek, daha iyi olmaz mı? Hem böylece sadece biz değil ülkemizde çok şey kazanmış olmayacak mı? İsterseniz bu günden sonra güç de olsa, yapabildiğimiz kadarıyla eşimizi, çocuğumuzu, arkadaşlarımızı, dostumuzu, kısacası hepimiz hepimizi biraz daha çok dinlemeye ve anlamaya çalışmaya başlayalım mı, ne dersiniz?

GÜNÜN SÖZÜ : ÖFKELİYKEN KONUŞ, GÖRECEKSİN Kİ PİŞMAN OLACAĞIN EN GÜZEL KONUŞMAYI YAPACAKSIN.
AMBROSE BİERCE
e-mail : drguzelhan@hotmail.com