Günçiçek
Sus/ma Günçiçek
say ki,
gökkuşağı harelenmiş başında
say ki,
tutmuşsun bütün renkleri, yere düşmeden
say ki,
gün doğumuna koşumlanmış tüm atlar
sen, bin yılları koyup heybene
başında deli rüzgar…
en onulmaz yaralarına tuz basıp
uçuyorsun
ardında rüzgar
sen, karlı dağların çılgın kızı
şimdi yeşerme zamanı
****
sus/ma Günçiçek
de ki,
gafletin kuyularında debelenenler parlatır
bin yüzlü maskeyi en parlak sözcüklerle
zaman ve mekân
birer oyuncaktır
elleri bir dost eli kadar sıcak olsa da
imbikten süzdüğün sözlere değmez
*********
Günçiçek,
gün görmemiş sözcükler oynaşıyor dilinde
hani kalmamıştı”gökkubbe altında söylenmemiş hiçbir söz”
de ki;
şeytanla mı girdin gerdeğe
her dolunayda vampirleşirsin
gecenin karası yüzün
sanma ki aklanır zemzemle yıkandığında
*******
Günçiçek,
dilin dişlerinin arasında bir keskin kılıç
hani Volga’dan Tuna’ya at sürdüğün illerin
de ki;
durdurabilsem zamanı
ayrık otlarını kavuran güneş olurdum
otağımı serdiğim her ilde
silerdim ”ben” olmayan ”ben”leri
dilinde
gün görmemiş sözcükler Günçiçek
********
ellerin Günçiçek,
ellerin hangi dostun sırtını sıvazlar
hangi sözcükler dilden düşer ok olur
parmağının ucunda solar mı bütün renkler
****
sahi, doğru nedir Günçiçek,
bin bir yalanla allanıp pullanan
satışa hazır tezgahlarda
kim alınır-kim satılır kim tartılır Günçiçek…
****
bulutlar Günçiçek,
bulutlar ağlıyor çisil çisil
buralarda gök delindi bilesin
herkes mazlum herkes mahsun senden gayrı
ya senin binlerce yıllık ağıtların nerede
nerede kaldı ince ince yonttuğun taşlar
****
eh be ceylan gözlüm
sustukça susmakta yüreğin
ellerin hedefine değmemiş
ayalarının arasında parçalanmış yay
ayaklarının ucunda hedefinden sapan ok
ağlama Günçiçek…
******
ağla/ma Günçiçek…
sen, Tanrıdağları’nın çilekeş
ve çılgın kızı
say ki,
yitik umutları yoğurdun bitmeyen çileyle
şimdi pişme zamanı
örsün altında inler çifte su verilmiş kılıcın
yüreğinde örselenmemiş sevdalar
yol ver yıkılsın zaman köprüsü
dokunduğun her yer yeşil
ağlama Günçiçek
ağlama….