“BİLGE TÜRK TONYUKUK”
Halim KAYA
01.02.2021
Tarihçi Ahmet Taşağıl son dönem İslamiyet’ten Önceki Orta Asya Türk tarihine eğilen üretken bir tarihçimizdir.1990 yılında Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti dağılıp Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını elde etmesinden sonra olayların geçtiği yerde tarihi yerleri inceleme imkanının da yakalanmış olması bir fırsat olarak önlerine çıkmış, Ahmet Taşağıl hoca da bunu çok iyi değerlendirmiştir. Merhum Arkadaşım Servet Somuncuoğlu ile birlikte yaptıkları Kaya resimlerindeki Türkler incelemeleriyle haberdar olduğum, Samsun Türk Ocağında verdiği konferans ile tanıştığım hoca son kitabında bize Tonyukuk’u anlatıyor. “Bilge Türk Tonyukuk” kitabı Kasım 2020 tarihinde Yeditepe Yayınevi tarafından basılmıştır. Kitap Önsöz, Kısaltmalar, Gök Türkler, Gök Türk Devlet Modeli ve Tonyukuk, Bilge Tonyukuk’un Gök Türk Kağanlığına Katkıları, Sonuç, Bibliyografya, Çin Kaynakları, Araştırma, Eserler, Ekler ve Fotoğraflar bölümlerinden oluşmaktadır.
“Gök Türk” bölümünün alt başlıkları I. Gök Türk Devleti, Doğu Gök Türk devleti, Batı Gök Türk Devleti, Gök Türklerin Fetret Devri, II. Gök Türk Devleti, Gök Türklerin Sosyal Yapısı, Orhun Yazıtları, Hun ve Gök Türk Devrinde Kurgan Ve Çadırlar’dan “Gök Türk Devlet Modeli ve Tonyukuk” bölümünün alt başlıkları Gök Türkler Türk Tarihinde Model olmasının Sebebi, Gök Türk Modeli içinde Boyların Oynadığı Roller, Türk İli ya da Türk Devleti, Türk İlinin Temel Unsurları, Bağımsızlığa Verilen Değer, Vatan Kavramı, Halkın Hakları, Devlet Başkanlığı-Hükümdarlık Makamı, Toyun Fonksiyonları/Meclis, Demokrasi Meselesi, Ayukı/Hükümet, Yargı ve Hukuki Cezalandırma, Özel Hukuk, Yabancı Milletlerin Durumu’ndan “Bilge Tonyukuk’un Gök Türk Kağanlığına Katkıları” bölümü Tonyukuk’un Çin’den Kaçıp Kutlug’a katılması, Dokuz Oğuzların Kağanlığa İtaat Etmeleri, T’ang Hanedanı ile İlişkiler, Tonyukuk Güney Sibirya’da, Tonyukuk’un Batı Seferleri, Tonyukuk’un Devlet İşlerinde Planlama Görevine Getirilmesi, Bilge Kağan’ın Çin ile İlişkilerinde Tonyukuk etkisi, Tonyukuk’un Başaralı Stratejisi alt başlıklarından oluşmaktadır. Kitap 192 sayfadan ibarettir.
“Türk Tarihinde sayısız bilge hükümdar ve yöneticiler çıkmıştır.” (S:7) Türk tarihinde ki bu bilge yöneticilerden Hükümdarlar hep Devleti kuran, vezirler de Devleti dizayn eden vazifesi görmüşlerdir. Hükümdarlar binayı yapan İnşaat Mühendisleri, Vezirler de mimarlar olarak binayı tezyin edenler olmuştur. Tonyukuk, Nizamülmük, Sokullu vs. mimar olan vezirler arasında sayılabilir. Türk devletlerinde sultanın yanında güçlü, zeki, bilge vezirler olduğu zamanlar parlak tarihi zamanlar olarak yaşanmıştır.
“Tarihte Türk adını resmi devlet ismi olarak ilk defa kullanan Gök Türkler” (15) “demir madeni çıkarıyorlar ve bunu işleyerek kaliteli demir ve çelik elde ederek komşularına satıyorlardı.” (S:15) “Gök Türklerin, 542 yılında kesin olarak tarih sahnesine çık” (S:15) tıkları bilinmektedir. Vassalık, gücünü daha güçlüye kiraya vermek yolu ile geçiniyorlar diyebileceğimiz Gök Türklerin Demir ve Çelik endüstrisindeki teknolojiyi iyi bildiklerini gösterir. Güç ve teknoloji sayesinde de zamanla komşularına üstünlük kurmuş gözüküyor. “Gök Türklerin kökeni… Altay Dağları’nın kuzey bölgelerine dayanmakta” (S:15) olan “Hunlardan inen bir kol” (S:15) olduğu anlaşılmaktadır.
İlk “Türk” Adı Taşıyan Devlet Kuruluyor
Gök Türkler 542 yılında çok güçlenerek ilk resmi ilişkilerini 545 yılında Batı Wei devletiyle kurarlar, Bunin liderliğinde Töles boylarını kendilerine bağlayarak askeri ve nüfus bakımından güçlenerek kendine güveni artan Bumin, vasalı olduğu Juan-Juan hükümdarının kızıyla evlenmek ister, bu isteği kendisine hakaret edilerek reddedilir. Juan-Juanlara saldıran Bumin devletlerini yıkar yerine 552 yılında bağımsız Gök Türk Kağanlığını kurar.
Tahta geçen Bumin’in oğlu Mukan Kağan devletin doğu kısmıyla amcası İstemi Yabgu’da batı tarafıyla ilgileniyordu. Sasani hükümdarı Anûşirva’a karşı Bizans’la ittifak yapmak için İstanbul’a orta Asya’dan gönderilen ilk elçiyi İstemi Yabgu gönderiyor. 572 yılında Mukan Kağan vefat etti yerine kardeşi Taspar kağan olur, Taspar devleti yeniden dizayn ederek küçük kağanlıklar kurar ve oğul ve yeğenlerini görevlendirir, kendi de kağanlar kağanı yani Ulu Kağan unvanını alır. Taspar Türk milletinin yapısına ters Budizm’e meyleder ve Ötüken’de Buda mabedi kurar.
Gök Türk Devleti Bölünüp Yıkılıyor
Bir hata daha yapar hastalığında annesi Türk olmayan amcası Mukan’ın oğlu Ta-lo-pien’i tahta varis adayı gösterir, halk Ta-lo-pien’in kağanlığını kabul etmez, yerine halk tarafından kabul edilen Kara Kağanın oğlu Işbara geçer.
Hükümdarlık tartışması devlet ricali arasına ayrılıklar soktu, Çin’in kışkırtması ve kurt başlıklı sancak göndermesi üzerine İstemi Yabgu’nun yerine tahta geçen oğlu Tardu harekete geçer ve 582’de Batı Gök Türk kağanlığının bağımsızlığını ilan eder. Gök Türk sona erip yerine Batı ve Doğu Gök Türk devletleri kuruluyor.
Doğu Gök Türk Kağanlığı 627 yılında yaz mevsiminde kar yağması nedeniyle olan kıtlık, hanedandan olmayan boyların topluca isyanı, Türk asıllı olmayan vezirler tarafından töre’nin bozulması nedeniyle zayıfladı, avda pusuya düşürülen ve yeğeni tarafından Çin’lilere teslim edilen İl Kağan zamanında 630 yılında yıkıldı.
Batı Gök Türk kağanı Tardu Çin hesabına casusluk yapan T’u-li da sonra Ch’i-min isyanının bastırılması için Doğu Gök Türk Kağanı Tou-lan’a yardım ettiği için askeri gücünden çekinen Çinliler tarafından hayvanları ve su kuyuları zehirlenerek büyük bir darbe vurmuş, Töles boylarının da isyanı ile Tardu Tibet’in doğusunda yaşayan T’u-yû-hun’lara sınıyor ve 630 yılında Batı Gök Türk kağanlığı yıkılıyor.
630 yılında Bagatur, T’ung Yabguyu öldürdü ve yerine geçmek istedi, anca bu esnada devlet büyük karışıklıklara sürüklendi, Batı Gök Türk Kağanlığı birçok beyliğe ayrılarak Çin esaretine girdi.
- yüzyılda dikilen Orhun Yazıt’larında “Türklerin Çin esaretine girmesinin üç sebebi vardır: 1-Çin Entrikaları, 2- Türk Hükümdarının başarısız idaresi.3-Türk milletinin hükümdarlarına itaatsizliği.” (S:24)
Kutlug Kağan ve Tonyukuk II. Gök Türk Devleti’ni Kuruyor
Çin esaretine birçok Türk beyi isyan etti ancak bunlardan en önemlisi Çin sarayını basmak isteyen Chie-Shih-Shuai’ın 639 yılındaki baş kaldırışıdır. “Havanın aniden fırtınaya dönüşmesi ve nehrin taşıp önlerini kesmesi yüzünden teşebbüs başarısız kaldı.” (S:25) Bu daha sonra Hüseyin Nihal Atsız tarafından romanlaştırılmış ve Çin Sarayını basan 4O adsız kahramanın lideri olan Kür Şad olarak meşhur olmuştur.
Doğu Gök Türk devletinin son kağanı İl Kağan soyundan Kutlug ve arkadaşları bağımsızlık için harekete geçtiler. Harekete katılanların sayısı beş bini bulmuştu. “681 yılından itibaren Çin eyaletlerine baskınlara başlandı. 682 yılında zafere ulaşılarak II. Gök Türk Devleti kuruldu. Hapiste bulunduğu Çin’den kaçıp gelen Tonyukuk ise Apa Tarkan unvanını alarak onun en büyük yardımcısı oldu.” (S:26) Kutlug “İlteriş Kağan” ilan edilerek II. Gök Türk Devleti kurulmuş oldu.
Kutlug ölünce çocukları Bilge ve Kül Tegin küçük olduğu için kardeşi Kapgan Kağan tahta geçiyor, Kapgan Kağan Bayırku’lar tarafından öldürülünce yerine oğlu İnel geçiyor. İnel’in kağanlığı kısa sürede yetersiz bulunduğu için tahtan indiriliyor ve Kutlug’un oğlu Bilge kağan olarak tahta çıkıyor. Bilge Çin’lilerin etkisinde kalarak Budizm’i kabul etme isteği devlet meclisi tarafından Türk milletinin yapısına uygun olmadığı için reddediliyor.
727 yılında Tonyukuk ölünce Gök Türk Kağanlığının yeniden kuruluşu, Çin’in hilekârlığı, Türk Milletinin itaatsizliğinden bahseden “Tonyukuk Yazıtı” Bain to mevkiine dikildi. 731 yılında Kül Tegin ölünce ağabeyi Bilge onun adına bir anıtı Orhun Nehrinin yakınına dikti. 734 tarihinde ölen Bilge Kağan için oğlu tarafından Bilge Kağan adına 735 yılında bir yazıt dikildi. Tonyukuk anıtı Tonyukuk’un ağzından, Kül Tegin anıtı Bilge Kağan’ın ağzından millete öğüt veriyordu.
“742 yılında isyan eden Basmıl ve Uygurlar Göktürk Devleti’ni yaptıkları hücumlarla sarstılar. Son Gök Türk hükümdarının sahip olduğu güm, 745’te Uygurlar tarafından dağıtılarak Uygur Kağanlığı kuruldu.” (S:30)
Devlet kavramını “il” ile ifade eden Gök Türklerde hükümdara “Kağan” deniliyor, Kağan devlet başkanı, başkumandan, meclis ve hükümet başkanı sayılıyordu. Mutlakıyet idaresi söz konusu değildi, kağanı denetleyen “toy” denilen devlet meclis vardı. bu meclis gerektiğinde kağanları tahtan indiriyor ve ya kağan olan birini bu makama kabul etmeye biliyordu. Devlet başkanının karısı “hatun” unvanıyla devlet yönetiminde söz sahibiydi ve fikirleri doğrultusunda kağanı etkileyebiliyordu. Hükümet “aygucı (başbakan)”, “buyruk (bakan)”, “üge”den oluşuyordu. “Yabgu” kağandan sonraki unvan olup sağ tarafı idare ediyordu. Şad, tegin, ilteber, erkin, tudun vs. devletin durumuna göre sayıları 28 bulan unvanlar sırasıyla diğer devlet erkanın unvanlarıydı.
“Gök Türk sosyal yapısı aile, urug (aileler birliği), boy (ok), bodun (millet), il (devlet) şeklinde birbirine sımsıkı bağlı halkalar şeklinde tezahür ediyordu.” (S:31 Aileye “oguş” denirdi. Buradaki “urug” herhalde bu gün Anadolu’nun doğu bölgelerinde görülen aşirete karşılık gelmekteydi. “Anayasa karşılığı olarak töre vardı. Sosyal düzen töreye bağlı kalınarak sağlanıyor ve herhangi bir bunalım yaşanmıyordu. Vatana ihanet, adam öldürmek, zina yapmak, hırsızlık gibi ağır suçların cezası idamdı. Adam yaralayan bunu tazmin eder ve hafif hapis cezasına çarptırılırlardı.”(S:31)
“Gök Türk Devleti’nde hanedanın mensup olduğu A-Shih-na’nın dışında birçok Türk boyu daha vardı: Kırgız, Karluk, Uygur, Sir tarduş, Bayırku, Oğuz, Bugu, Basmıl, İzgil, Az, Türgiş gibi boylar bunların en önemlileri idi. Asalında önceleri Kerulen Irmağın’dan Karadeniz ve Kafkasların kuzeyine kadar uzanan geniş sahada yaşayan bütün Türk kökenli boyların tamamına kaynaklar Töles adını vermişti” (S:32)
Kurgan ve çadırların kuruluşundan ve planlarından bahseden Ahmet Taşağıl detaylıca bunların içersindeki dizayndan ve kullanım şekillerinden eşyalar hakkında bilgi veriri.
Örnek Olan Devlet Modeli: “Gök Türkler”
“Yeni sosyal ve siyasal sistem içinde ortaya çıkan urug, boy, bodun kompozisyonu 10. yüzyılın ikinci yarısında Selçukluların ortaya çıkışına kadar sürecektir.” (S:39) Kurumsallaşmış bir Türk devleti olan Gök Türkler, Yenisey ve Orhun ırmakları kıyılarında Türkçeyi taşlara kazıyarak kalıcı kılmışlardır. Devlet modeli olarak kendinden sonra kurulan Türk devletlerine örnek olmuş hatta “Uygur, Karahanlı, Gazneli, Selçuklu ve Osmanlı devletleri bu model üzerine yükselmişlerdir.” (S:39)
Sahalar (Yakutlar), Çuvaşlar, Şorlar, Altay Kijileri, Tuvalılar, Hakaslar, Hunlar, Avarlar, Sabarlar, Peçenekler, Ogurlar, Bulgarlar, Uzlar, Kuman-Kıpçakları, Hazarlar, Azerbaycan, Türkmen, Özbek, Kazak, Kırgız, Uygur hatta akraba Moğolların Gök Türk tarihiyle bağlantısı çok açıktır. M.Ö.3 bin yılında aydınlanmaya başlayan Dünya tarihi Türklerin tarihine vurgu yapmak zorundadır. Dünya tarihini anlamak için Türk tarihine, Türk tarihini de anlamak için Gök Türk tarihine bakmak gerekir.”Bütün bu Türk dünyası içinde Gök Türklerin yeri özeldir ve yaşayan her Türk topluluğu ile bir şekilde bağlantısı vardır.” (S:40)
“Günümüzde Dünya üzerinde Türk kökenli halklardan çok azı dışındaki topluluklarda konuşulan Türk dili Gök Türklerinin konuşup yazdığı dil ile bağlantılıdır. Yani Türkçenin temelleri Gök Türk döneminde açığa çıkmaktadır. Daha sonra kurulan devletlerde ve günümüzde de konuşulup yazılan Türkçe Gök Türkçe’nin devamıdır.” (S:42)
Tarihte ki ilk Türk adıyla anılan Gök Türk devleti “Çin, Tibet, Soğd, İran (Sasani), Bizans, Arap kaynaklarında Türk adıyla anılmıştır. Hata Bizans kaynaklarında orta Asya’ya Türkiye denilecektir.” (S:48) Türk olarak anılmıştır. “Türk kimliği yazılı tarih kaynaklarına damga vurmaktadır.” (S:48)
Aile, aile birliklerinden sonra boy ve “Bir siyasi birliğe dâhil olmuş boylara “ok” denirdi. Boyların da birliğine bodun denirdi ki başında arazisinin genişliğine göre yabgu, şad, ilteber gibi idareciler bulunurdu”. (S:49) devletin hiyerarşik sosyal yapısı oluşuyordu.
“Bir devletin bağımsız olabilmesi için bazı şartlara sahip olması gerekir. Bunlar siyasi istiklal, ülke, halk ve kanundur.” (S:49) 545 yılında Çin Gök Türk devletine elçi göndermiş ve Çin kaynaklarının ifadesine göre Gök Türkler buna sevinmiş, birbirlerini tebrik etmişler. “Şimdi büyük ülkenin elçisi geldi bundan dolayı bizim ülkemiz yükselecektir demişlerdi. Gök Türklerin bu olaya sevinmesinin esas sebebi tarihlerinde kendilerinin ilk defa siyasi varlık tanınmalarıdır.” (S:50) Bağımsız olan her devletin Vatanı olması gerekir. Türkler “oyma yazılı eski Türkçe anıtlar (Türk milletinin acı tatlı hatıralarının gelecek nesillerce unutulmaması için taşa yazdırılıp dikilmesi) o toprakların ilelebet Türk vatanı kalacağı düşüncesinin sonucu meydana gelmiştir.”(S:51) “Gök Türk Devleti’nde halk şahsi hukukla donatılmış, iktisaden hür ve özel mülkiyete sahip“tir.(S:52) “Orhun kitabelerinde bildirildiği üzere, Gök Türk devletindeki kanunlar bütününe “töre” deniyordu. Kitabelerde “töre” kelimesi 11 yerde geçmekte, bunun altısı il (devlet) deyimiyle birlikte kullanılmaktadır. Diğer beş yerde de il ile alakası açıkça bellidir. Bu da Gök Türk Devleti’nin töreye (kanuna) ne kadar bağlı olduğunu göstermektedir.”(S:55-56)
Bizans kaynağı Tactica da Gök Türklerin hür insanlar olduğunu yazar. “Özel Mülkiyet kişi hak ve hürriyetinin teminatı olduğundan, insan ona sahip olup kullandığı ölçüde hür olabilmektedir.” .(S:52)
“Bir toplumda yüksek tabakaların oluşmasında üç faktör önemli rol oynamaktadır: 1-Geniş araziye sahip olmak (ekonomik) 2-Askerliği meslek edinmek (idari-askeri)3- Ruhani(dini) zümreye mensup olmak. … Gök Türklerde ziraatın çok az olmasından dolayı toprak köleliği (servage) söz konusu olamaz. Eli silah tutan herkesin asker olduğu bozkır toplumunda askerliğin ayrı bir meslek olduğu düşünülemez. … Bozkır sahasında kurulmuş bütün diğer eski Türk Devletleri gibi,i Gök Türk Devleti de siyasi ve askeri karakter taşıyordu, dini karakter taşımıyordu.” (S:54) Herkesin asker olduğu bir ülkede askerlik bir sınıf olamaz Türk milleti askeri ordusu olan bir millet değil asker olan bir millettir. ayrıca devletin siyasi ve askeri kadroların inisiyatifinde yönetilmesi o milleti dinsiz bir millet yapmaz, ancak din adamlarının devlet yönetimine değil de dini hayatın tanzimine karıştığını gösterir. Töre’nin hiç bir zaman değişmeyen hükümleri vardı. “Bunlar könilik (eşitlik), uzluk (iyilik,faydalılık), tüzlük (eşitlik), kişil (insanlık) idi.“(S:56) “Gök Türk Devleti’ni diğer kabilevi devletlerden ayıran en önemli özellik kamu hukukunun olmasıdır.” (S:56) “Türk hükümdarı kanunları “töre” uygular, kendisi de uyar fakat kanun yapamazdı.” (S:59)
“Gök Türk Devleti’nde bir adliye (könilik) müessesesi olduğunu anlıyoruz. Yarguların vazifeleri töreyi ve örfi hukuku uygulamaktı. Ünlü Gök Türk devlet adamı Tonyukuk, mahkeme başkanlığı yani yarganlık yapmıştı. Hükümdarlar da yarganlık yaparlardı.” (S:69)
Tonyukuk’un Devlet Adamlığı ve Başarıları
“Bilge Tonyukuk, 646 yılında Kuzey Çin’de doğdu.Kutlug Kağan’ın 682’de milletini ve ülkesini bağımsızlığa kavuşturmasının ardından, hapiste bulunduğu Çin’den kaçtı. … Kök Öng (Ongi Irmağı)civarında bulunan Kutlug’un yanına geldi….Tonyukuk’u Apa Tarkan unvanıyla askeri ve idari işlerin başına getirdi. … Esas görevi idari işleri planlamak olan Tonyukuk… Kısaca O bir bilge idi. 725/726 yılında ölünceye kadar Elteriş Kutlug (682-691) Kapgan (692-716) Bilge (716-725 kağanların dönemlerinde) devletin yükselmesi, dış ve iç tehlikeleri savuşturulması, sosyal ve idari düzenin kurulması, korunması ve yürütülmesi konularında büyük katkı sağladı.” (S:80) Tonyukuk; Gök Türk devletinde 3 kağana 44 yıl vezirlik yaparak bu dönemde devlet işlerinin aynı anlayışla yürüterek bir istikrar sağlamış ve devletin parlak bir dönem yaşamasına katkı vermiştir. “646 yılında doğmuş olduğuna göre 79/80 yaşlarında hayatını kaybettiği sonucuna varmak mümkündür” (S:82)
“Tonyukuk zeki oluşu, akıllı yönetimi, stratejik davranışları sayesinde tanınmış bir kişiydi. Özellikle askeri işlerde planlamacılığı ön plana çıkıyordu.” (S:84) Tonyuku başbakan olarak atanmıştır diyen Ahmet Taşağıl atamanın yanında “atların idaresi de ona verilmişti” ibaresinin de görüldüğünü ve bunun ülkenin hayvancılığı ve ekonomisinin yönetiminin de ona verildiğinden bahseder. Bir de at, bir savaş aracıdır. Ülkenin askeri işlerini kendine verilmesi sadece savaş açma ve askerleri yönetmekten ibaret değildi demek ki aynı zamanda savaş malzemeleri ve bu malzemelerin en önemlisi olan at’ların temin, sevk ve idaresi de içinde olsa gerek. Tonyukuk’un başarılarında Çin’de doğup büyümesi Çin kültürünü adet ve örflerini iyi bilmesi, Çin sedtinin zayıf noktalarını tetkik etmiş olması etkin olmuştu.
Güneyden Çinliler, doğudan Kıtanlar, kuzeyden Dokuz Oğuzlar ittifak yaparak Gök Türklerin güçlenmesini önlemek istediler ancak Tonyukuk casusundan bu ittifakı haber alıp Kutlug Kağana tedbir almaları gerektiğini söyledi. Gerekeni yapması yönünde emir alınca da iki bin kişilik ordusu ile Kök Öng (Öngi) ırmağını geçerek Ötügen dağlarına doğru ordusunu sevk eder, İnekler Gölü /İngek Kölek ile Tola Irmağı tarafından Dokuz Oğuzlar altı bin kişilik ordularıyla saldırır ama Tonyukuk’a yenilmekten kurtulamaz. Daha sonra Dokuz Oğuz boyları II. Gök Türk devletine tabi olurlar.
Tonyukuk anıtında Çin esaretindeki Türklerin Han’ının olmadığını, Tonyukuk’un kaçarak kendi han’ına sahip olduğunu, ancak Tanrı (Ebedi/Gök Tengri)’nın ‘han verdim Türkler hanlarını terk ederek Çin’lilere tabi oldu‘ğunu iddia ederek bir tür ceza uyguladığını ifade eder. “Tanrı öl dediği için Türk milletinin yok olduğunu, Türk Sir halkının topraklarında boyların dağılıp hiç birinin kalmadığını, (…) En ücra yerlerde kalan yedi yüz kişinin ancak toplandığını” (S:105) söyler.
Devlet adamı, komutan, başbakan, stratejist Tonyukuk “insanlar savaşla değil barışla zenginleşirler” (S:134) diyerek Bilge kağan’ın ordusuyla Çin’e savaş açmasına engel olmuştu. Çünkü Bilge Kağan’ın ordusu “Çine hücum etmenin fırsatı henüz doğmamıştı. Hareket edebilecek durumda değillerdi. Bunu yanında Gök Türk askerleri yeni bir araya toplanmıştı. Henüz zayıftı ve yorgunlardı. Kuvvetlenmeleri için en az üç yıldan fazla zaman lazımdı. Bu süre zarfında askerler beslenip, eski hallerini alabilirdi. Ancak, ondan sonra harekete geçilebilirdi” (S:134) bu durumda yürütülecek en iyi politika “Yurtta sulh, cihanda sulh” olabilirdi.
Ahmet Taşağıl’a göre Tonyukuk “İç ve dış düşmanları tanıyacak kadar bilgi sahibi, Stratejist, Kahraman bir Savaşçı, milletini iyi tanıyan, Budizm gibi zararlı fikir akımlarının milletine zarar vereceğinin farkında, o gün ki şartlarda şehirleşmenin milletine yıkım getireceğini anlamış, güçlenen düşmanlarla savaşmanın doğru olmadığı zamanını beklemenin, vatana ihanet edenlerin mutlaka cezalandırılması gerektiğine inanan, emeğe saygı duyulması, kahramanların ödüllendirilmesi, İç ve dış düşmanların işbirliği yapamadan önce engellenmesi, düşman hedeflerin büyümesine fırsat verilmeden yok edilmesi gerektiğine” (S:153) inanan bir devlet adamı olduğunu ifade eder.
“Türgişler 766 tarihine kadar bu adla varlıklarını korurken, Karlukların baskısı sonucu daha da batıya kaymışlar, Oğuzlar adıyla tarih sahnesinde yer almışlardır.” (S:120) Tarihte Türk milleti hep var olmuş ancak boyları burada olduğu gibi isim değiştirerek yeni bir hanedan olarak Türk milletine liderlik etmiştir. Oğuzlar da Batıda Kınık boyu ile Selçukluları, Kayı boyu ile de Osmanlı Devletlerini kurarak Türk adının 1000 yılı aşkın bir süre tarih sahnesinde yer almasını temin etmişlerdir.
SONUÇ:
UNESCO’nun 2020 yılını Tonyukuk yılı ilan etmesi ve bu vesile ile Tonyukuk’u tanıtan faaliyetlerin yanında onu anlatan çok sayıda kitabın da yazıldığı görüldü. Ancak yazılan kitapların yazarlarının çoğunun asıl kaynaklara inecek bilgi ve donanıma sahip olmadığını sadece daha önce yazılmış Türkçe eserlerden yararlanarak kitaplarını kaleme aldıklarını müşahede ediyoruz. Ahmet Taşağıl’ın, İslam Öncesi Türk Tarihi diğer adıyla Orta Asya Türk Tarihi uzmanı olması ve Çince kaynakları okuyacak yabancı dile sahip olması dolayısıyla Tonyukuk hakkında yazacak en yetkin tarihçi olduğu bariz bir şekilde ortadadır. Bu da eserinin değerini arttırmaktadır.
İNTERNETTEN SİPARİŞ:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/bilge-turk–tonyukuk/563878.html