“KOZGALIN” ŞAİRİNE BİN SELAM İLE
Millî Ozan’a Saygılar*
Dr. Hayati BİCE
1980’lerin sonu idi. Henüz Sovyetler Birliği dağılmamıştı.
Nasıl bize ulaştığını hatırlamıyorum ama, Özbek Türkçesi ile okunmuş bir eseri de, ilk dinlememizin hemen ardından Ankara Türk Ocakları Şubesi’nde hazırladığımız Türk Yurdu Kaset Kulubü için oluşturduğumuz listeye tereddütsüz dâhil etmiştik. “Kozgalın” (=Ayaklanın) adlı bu parça Özbek Türkleri’nin ünlü sanatçısı olan ve daha sonra birçok –ve çoğu bizi üzen- haberlerini alacağımız Dedehan Hasan tarafından icra edilmişti. Eserde Türkistan halkı, 70 yıldır Türkistan’ı sömüren Rus’a karşı isyana davet ediliyordu.
Daha sonra Dedehan Hasan’ın birkaç kasetine daha ulaştık. Bütün eserlerinde Türkistan’ın birliğini savunuyor, Türk dünyasını uyanışa davet ediyordu. 1990 yılında yayınına başladığımız Türk Yurtları dergimizde Dedehan Hasan imzası ile iki şiir daha yayınladık. İlk olarak Türk Yurtları’nın 4. Sayısında Dr. Sadullah Yesevî imzası ile “Türkistan” ve “Birleşin Ey Türk Dünyası” şiirleri yer aldı. 5. Sayıda ise “Dua Eyleyin Bu Yurda Sultanım” ve “Var mı?” şiirleri Türkiye’ye tanıtıldı. Kulağımıza ilk gelen Dedehan Hasan nidasını içerene “Kozgalın” şiirini ise daha önce Türkistan dergisinde yayınlatmıştık.
Yıllar sonra Ahmed Yesevî konusundaki yayınları ile önce gıyaben tanıdığım -ve daha sonra da bazı bilimsel ortamlarda tanışıp görüştüğümüz- Nadirhan Hasan’ın bir telefonu benim için çok şaşırtıcı oldu. Karabük’te öğretim üyesi olan Nadirhan, telefonda “Sizi babamla görüştürmek istiyorum” dediğinde çok değişik duygulara kapıldım. Şiir ve müziği ile komünizm sonrası dönemin baskılarından da payını alan büyük sanatçı ile ismini ilk işittiğim günden on yıllar sonra muhatap olacaktım. Karşılıklı hal-hatır sorduktan sonra yıllar öncesine giderek, şiirlerinin bizleri nasıl heyecanlandırdığını dile getirdim. Sesinin titremesinden bu asil ve duygulu Özbek soydaşımızın da ruh halini tahmin edebiliyordum.
Uzunca sohbetimizde Ahmed Yesevî diyarında, Hazret Sultan’ın türbesini ziyaretinde bestelediği şiirinden sonra, onlarca Yesevî hikmeti daha bestelemiş ve internet ortamında dinlenebilmemizi sağlayacak şekilde paylaşmıştı. Bunu işitmek yıllardır Yesevî hikmetleri ile yatıp kalkan birisi olarak beni özellikle memnun etti. Dünya maceramıza anlam veren sanat ve edebiyatın gücü bizleri Yesevî çatısı altında buluşturmuştu; buluştuğumuz mekânın Yesevî türbesi, sohbetine katıldığımız kişinin Pîr-i
Türkistan olması ne kadar da güzeldi.
Bugün Özbekistan, Türkistan’ın en güçlü ülkelerinden birisi olarak Türk Keñgeşi üyesi oldu. Türk Birliği ülkümüzün vazgeçilmez bir parçası olarak bulunması gereken birlikte layık olduğu yeri aldı. Dedehan Hasan gibi gür sesli yiğit evladının Taşkent, Semerkand, Buhara, Nemengan, Andican semalarını süsleyen sesleri artık daha da güçlenen bir ülkenin varlığını haber veriyor.
Nesiller boyu aktarılacak bir ülkü olarak Türk Birliği’nin bu gür sesli sanatkârına, Dedehan Hasan Mirza’mıza Yüce Allah’dan sağlık ve saadet dolu yıllar dilerken sizleri “Kozgalın” eserinin sözleri ile başbaşa bırakmak isterim.
DAVÄT (Özbekistan Türkçesi ile)
Bas, yetär, yåv haddin åşdi, sabrü tåkat kålmädı,
El-ulüsdä dinü iymånü diyånät kålmädı.
Fayz-färåğat, körk-lätåfät ham malåhät kålmädı,
Kozğaling, ey ahli mömin, yåvgä karşi kozğaling!
Bul mubåräk yurtni yåvlär beåmån kıyrätdi-kü,
Barçämizni öz tilindä tötidek sayrätdi-kü,
Bağri keng åçik dıyår erdik, Hudå körsätdi-kü!
Kozğaling, ey ahli mömin, yåvgä karşi kozğaling!
Åsiyådä yök edi heç farku sarhäd ılgäri,
El-elätü, kån-karindåş barçä millät ilgäri,
Döst edik, yök erdi bızdek kuç va kudrät ilgäri,
Kozğaling, ey ahli mömin, yåvgä karşi kozğaling!
Bul dıyårni zabt etib, kullikkä sålgän kım özi,
Elni elgä yåvlätib, söng råhät ålgän kım özi,
Åkıbät håkim bölib bu yurtdä kålgän kım özi?
Kozğaling, ey ahli mömin, yåvgä karşi kozğaling!
Deydilär Şarkdä hamişä: “Kåş kålär, ösmä ketär”,
Gayridin båskınçi zåtlär bizgä tåkäy zulm etär,
Köz åçäylik, bırläşäylik, hårü zårlik bas yetär!
Kozğaling, ey ahli mömin, yåvgä karşi kozğaling!
***
ÇAĞRI (Türkiye Türkçesi ile)
Pes yeter, düşman haddini aştı, sabr u takat kalmadı,
El-ulusta din u iman ve diyanet kalmadı.
Feyz u bereket, görk u letafet hem güzellik kalmadı,
Ayaklanın, ey ehl-i mümin, düşmana karşı ayaklanın!
Bu mübarek yurdu düşmanlar amansız kırdı-ha,
Hepimizi kendi dilinde papağan gibi öttürdü-ha,
Gönlü geniş, herkese açık ülke idik, nazar değdi-ha!
Ayaklanın, ey ehli mümin, düşmana karşı ayaklanın!
Asya’da yoktu hiç fark ve sınır eskiden,
El-ulus, kan-karındaş tüm milletler eskiden,
Dost idik, yok idi bizim gibi güç ve kudret eskiden,
Ayaklanın, ey ehli mümin, düşmana karşı ayaklanın!
Bu ülkeyi istila edip, bizi köle eden aslında kimdir?
Halkı halka kışkırtarak, sonra sevinen kimdir o,
Akıbette hükmedip bu yurtta kalan kimdir o?
Ayaklanın, ey ehli mümin, düşmana karşı ayaklanın!
Şarkta hep derler: “Kaş kalır, kalem silinir”,
Gavur istilacı düşmanlar bize ne zamana kadar zulmeder,
Gözümüzü açalım, birleşelim, har ve rezillik yeter!
Ayaklanın, ey ehli mümin, düşmana karşı ayaklanın!
Dedehan Hasan, 1987
_______________________________
(*) Bu yazı, değerli Türk Dünyası sanatkârı Dedehan Hasan için oğlu Nâdirhan Hasan tarafından çıkartılan “Men Yalgızman, Avazım Yalgız” [Ben Yalnızım, Sesim Yalnız] isimli “Saygı Kitabı”nın 181-183 sayfalarında yayınlanmıştır.