Hz. Musa’nın Tur Dağı’na çıktıktan sonra başka yollara sapan ümmetine benziyoruz. Günlük hayatta dünya malına düşkünlük, servet biriktirme hastalığı ve Allah’a kendi özel işlerinin takipçisi muamelesi yapmak hususlarında Yahudileşmemiz de söz konusu.
Elbette Türklerin Müslümanlığı başta eski Göktanrı Dini ve Şamanlık, Maniheizm ve Mazdeizm, Arap ve Fars geleneği, Çin ve Hint düşünce felsefesi, Ortadoğu’da kendisinden önce var olan semavî dinler ve çağdaş uygarlığın inanç formlarından etkilenmiştir.
Fakat kurumsal olarak veya daha doğrusu kurumsallaşma merakı ve iştiyakıyla ilgili olarak asıl benzediğimiz alan Hıristiyanlık gibi görünüyor. Temelde Hıristiyanlık, İncil’in ve Hz. İsa’nın öğretilerinden uzaklaşarak ideolojik & mitolojik bir dine nasıl dönüştüyse bizde de gidişat o yöndedir.
Hıristiyanlar, dinlerinden çokça devlet ürettiler. Sonradan Hıristiyanlaştığı kabul edilen Roma kadar uzun ömürlü ve işleyişi ona benzer bir Haç İmparatorlukları var adamların. Bizantinik Vatikan ve dev eko-politik hareket alanları gibi.. Bir de eski beri ‘de facto’ olarak var olan teo-politik ve teo-ekonomik merkezler..
Onların dünyayı yönlendirme kabiliyetlerine kızarak öykünmeyle geçti ömrümüz. Masonluk dedik, Malta Şövalyeleri, Tapınakçılar vs. dedik ve ancak Paralel Yapılar, IŞİD-Taliban-Nusra-Şebap-Boko Haram-İslamî Cihad gibi Don Kişot’lar, bir de –çılık / –çuluk noktasında idraklerimize deli gömleği gibi giydirdiğimiz tarikat ve cemaat -izm’leri çıkarabildik karşılık olarak.
Peygambere yaptığımız muamelede geldiğimiz nokta artık sakalının kılına perestiş olmuş. Az daha gayret etsek Hz. İsa’nın göksel üstünlüğü ve tanrısal ortaklığı noktasına varacağız hafazanallah. ‘’Abduhu / Kulu ve Resûlühü / Elçisi’’nden ‘Âlemlerin Efendisi’ ve ‘Kâinatın Yaratılış Sebebi’ kısmına intikal..
Camilerimiz hızla kiliseleşiyor: Mekânların kutsanmasından para düzeneğine, dinin belli başlı ritüellere indirgenmesinden mikrofonla çizilen sınıfsal alanlara, Allah rızası yerine devlet aygıtının rızasına muvafık konuşmalardan seçimlerde -hâşâ- Allah’ın kime oy vereceğini bildirmeye kadar onlarca başlık..
Vereceğin paralar sana yol-su-elektik olmasa da Cennet’te muhtelif ebatlarda köşkler ve muayyen sayıda huriler olarak dönecek ey Müslüman. Beş’e beş katarak kazanabileceğin ebedî kurtuluşu yanlış partilere oy vererek Cehennem Kuşuna çevirmek istemezsin değil mi? Meraklısına Hıristiyan sahibinden ikinci el Endülüjans, Aforoz ve Engizisyon..
Bizim oralarda salâ taban fiyatları 20 TL, yâsin-tebâreke 100 TL. Tek fiyat uygulanamamasından doğan sıkıntıların laiklikten kaynaklandığı sanılıyor. Bu konuya el atan Meclis Başkanımız herhalde 1982 Anayasası’na Birlik Vakfı Başkanı olarak el attığı vaziyette şipşak fotoğraf çekebileceğini düşündü demek ki.
Düşünceliyim çünkü Kuran’ın yerini hadisin aldığı, hayat içerisinde Peygamber’in değil efendi hazretlerinin örnek alındığı, Hz. Muhammed’in İsalaştırıldığı, camilerin Kiliseleştirildiği, din adamlarının ruhbanlaştırıldığı, para ile ibadetin sürekli yan yana anıldığı, Allah korkusunu unutanların ellerindeki resmî teoloji sopasıyla korku saldığı bir yapı ve İslam Dünyası’nın kanayan yaraları için ajitasyon yaparak para toplama seanslarından başka vakit ayıramayan ama kurucusu Atatürk’e her imkan ve fırsatta ‘Şeytan Taşlama’ operasyonları yapan bir kurum 5 yy. önceden Batılılaşmış ve Tanassur etmiş gözüküyor.