KANDİL TARTIŞMALARI
Nurullah ÇETİN
“Kandil kutlamaları Kur’an’da yok, o halde kutlanmasın” gibi söylemlerde bulunanlar iki gruba ayrılıyor:
1.İslam’a Oryantalistçe Yaklaşan Akademisyenler: Bazı ilahiyatçı profesörler, Kur’an’da şu var bu yok diye kendilerince yeni, özgün bir şey bulduklarını zannedip zıplayarak yaygara koparıyorlar. Hiç kentlileşememiş, zarif bir dil ve üslup kazanamamış, sosyoloji, psikoloji, tarih, felsefe, estetik bilmeyen, medenileşmemiş kaba saba bazı profesörler ağızlarını burunlarını eğe eğe, kendilerince alay ede ede, cazgırca bağırarak, akademik bir iş yaptıklarını zannediyorlar.
Güvenilir bir ilahiyatçı akademisyenden Kandil kutlama içeriklerinin, mevlit, ilahi ve dua gibi metinlerin içeriğinin İslam’a uygunluğunu ya da aykırılığını ortaya çıkarmaları beklenir. Buna bir itirazımız yok.
Ama kandil kutlamalarının bizatihi kendilerine karşı çıkıyorlar. Bunlar mekanik adamlar, İslam’a batılı oryantalistler ya da zamanı dondurmuş at gözlüklü selefiler gibi yaklaşıyorlar. Ayrıca kültür ve medeniyet gibi terimlerden de haberleri yok.
Medeniyet, din kaynaklı soyut umdeler bütünüdür. Kültür ise o din ve o dine dayalı medeniyet dairesinde yer alan milletlerin, soyut medeniyet umdelerini millî ruhlarına göre somut kurumsal kimliğe, değer ve sembollere dönüştürdüğü şeydir.
Bu bağlamda mesela bir soyut medeniyet umdesi “Allah’ı çokça anmak”tır. Kur’an’da Allah, “Ey inananlar! Allah’ı çok anın.” (Ahzab, 41) diyor. Allah’ı çokça anmak, Kur’an’da var olan, İslam medeniyetinin soyut umdelerinden biridir. Allah’ın çokça nasıl anılacağı ise, kişilere ve milletlere göre değişir.
Biz Türkler de namaz gibi bilinen ibadetlerin dışında ayrıca kandil gibi etkinliklerle de Allah’ı çokça anıyoruz. Kandil kutlamalarıyla Allah’ı çokça anmamız, millî kültürümüzün bir parçasıdır. Yani yukarıdaki ayeti somut bir kültüre dönüştürüyoruz. Medeniyetler, kültürlerle yaşarlar. Somut kültüre dönüştürülemeyen medeniyet söner gider, ya da havada kalır. Kandil kutlaması din değildir, Türk milli kültürünün bir parçasıdır, Türk adetidir. Sadece kültürel bir gelenektir.
Kibirli ve geveze oryantalist taklitçisi, selefi ilahiyat profesörü, bu işleri bilmediğinden mal bulmuş mağribi gibi “kandil Kur’an’da yok!” diye hamamdan fırlayıp ahali arasında çırılçıplak bağırıyor. Ey Müslüman Türkler, bunlara itibar etmeyin, işinize bakın.
2.Türkçülük Adına İslam Düşmanlığı Yapanlar: Son dönemlerde Türkçü gençleri İslam’dan uzaklaştırmak için bazı karanlık odaklar, “seküler milliyetçilik” diye ucube bir ideoloji üretip doğrudan İslam düşmanlığı yapmaya ve İslam’sız bir Türkçülük yaymaya başladılar. İsraillilerin Türkiye’deki akrabaları tarafından üretilen bu ideolojinin amacı, İslam’sız Türkçü üreterek bunları İsrail, Amerika ve Avrupa kaynaklı her türlü emperyalist projede kullanılabilecek eleman haline getirmektir.
Mesela NATO gençlik örgütü başkanı yapıverirler. Bu seküler milliyetçilik patronları, doğrudan İslam’a saldırırken; öbür taraftan İsrail’in ve İsraillilerin ne kadar Türk dostu olduğunu propaganda ediyorlar.
Ayrıca Seküler milliyetçiler, Arapçı İslam anlayışlarını yerden yere vuruyorlar. Arapçı İslam yorumunu biz de eleştiriyoruz. Zira Arapçı İslam anlayışı, gerçek İslam’a zıt bir yorumdur. Ancak seküler milliyetçinin Arapçı İslam eleştirisi yaparken doğal olarak Türk İslamı anlayışını benimsemesini ve uygulamasını bekleriz değil mi? Hiç beklemeyin, seküler milliyetçi, Türk İslamına da karşı.
Mesela kandil kutlaması tamamen Türk İslamı kapsamında bir kültür etkinliği uygulamasıdır. Dolayısıyla teoride seküler milliyetçinin Türk’e ait olduğu için kandile taraftar olması gerekir. Ama karşı çıkıyor. Seküler milliyetçinin kandil kutlamasına da karşı çıkarak aslında Arap İslamı, Türk İslamı diye bir derdinin olmadığını; asıl derdinin İslam düşmanlığı olduğunu anlıyorsunuz.
Mesela seküler milliyetçi, tam Cuma namazı saatinde Facebook sayfasında kandil eleştirisi yazısı paylaşıyor. Yani adamın cumayla, İslam’la bir ilişkisi yok, ama Müslümanlara kandil dersi veriyor.
Gelelim kandil kutlamalarının ne olduğuna.
Kur’an’da sadece Kadir gecesinden bahsedildiği, diğer kandillerden bahsedilmediği doğrudur. Ancak Kur’an’da diğer kandiller yok, o halde kutlanmasın demenin de bir mantığı yoktur.
Zira Kur’an’da mesela namazın nasıl kılınacağı da belirtilmemiş. Kur’an’da zaten herşey ayrıntılı olarak verilmez, genel ilkeler vaz’ edilir. Bu durumda namaz kılınmasın, çünkü Kur’an’da yok demenin bir manası yoksa kandil kutlamasına karşı çıkmanın da bir anlamı yoktur.
Hiç kimse kandil kutlamalarının İslam’a eklenen bir farz ya da sünnet olduğunu söylemiyor. Hiçbirimiz İslam’da bir eksik taraf vardı onu kandille tamamlayalım demiyoruz. Dolayısıyla kandil İslam’a eklenen asli bir din unsuru değildir.
Kandil kutlaması bir kültürdür. Türk millî kültürüne ait bir kutlamadır. Bu kutlamalar genellikle Kur’an okumak, dinlemek, ilahi ve mevlit okumak, dinlemek, dua etmek şeklinde cereyan eder. Bu sayılan etkinliklerin İslam’a aykırı bir tarafı yoktur; zararı olmadığı gibi faydası vardır. Zira bu vesile ile geniş Müslüman Türk kitleleri camiye giderek ya da evinde kalarak ibadet ediyor, dinle olan temasını sıcak tutuyor.
Ayrıca kandil kutlamaları, Türk milletinin milletleşme sürecinde etkin ve işlevsel rolü olan millî bir faaliyettir. Zira kandil günlerinde, bayram ve Cuma namazlarında “Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı” olan Müslüman Türkler, camilerde bir araya geliyor, millî birlik ve beraberlik ruhunu hissediyorlar.
Cami “kubbesinin altında cemaate bakarken, senelerden beri rüyalarında görüp özledikleri cedlerinin, (atalarının) mağfiret iklîmine (bölgesine) girmiş gibi hissediyorlar.”
Kandil ve diğer zamanlarda camilerde bir araya gelen “dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını, görüyor varlığının bir yere toplandığını.” “Büyük Allah’ı anarken bir ağızdan herkes, nice bin dalgalı Tekbîr oluyor tek bir ses.” “Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi, nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!”
“Ön safta oturmuş nefer esvaplı biri, dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbîr’i.” Müslüman Türkler “Ulu mâbedde karışıyor vatanın birliğine” ve “Çok şükür Allah’a gördüm, bu saatlerde yine, yaşayanlarla beraber bulunan ervâhı (ruhları). Doludur gönlüm ışıklarla bu kandil zamanı” diyorlar.
O halde kötü niyetli seküler milliyetçilere ve cahil profesörlere inat, bu millî ruhu yaşamak için Kandil kutlamasındayız. Kutlu olsun.