“TARİHİN PARÇASI OLMAK”
Kenan EROĞLU
Odgurmuş(1): Bazı arkadaşlar, tarih konusunda lakayt davranırlarken, bazen de kendi tarihimiz hakkında çok olumsuz yaklaşım içine girmektedirler. Milletini sevenlerin, kendilerini tarihin bir parçası olarak görmesi ve tarihe önem vermesi gerekmez mi?
Ögdülmüş(2): Milli değerlere önem veren hareketlere katılan İnsanlar, kendisini kendi milletinin tarihinin bir parçası gibi görmelidir. Görmek zorundadır. Çünkü o milletin değerleri arasında tarih çok önemli bir yer işgal eder.
Bir insan tarihi konularla ilgilenir, tarihi yorumlar, dün neler yapıldığını, ne gibi başarılar elde edildiğini, ne gibi başarısızlıklar görüldüğünü incelerse, kişi kendisini tarihin akışı içerisinde hisseder. Kendisini geçmiş ile gelecek arasında bir köprü olarak görür-düşünür.
Tarihe yaslanmayan, tarihin derinliklerinde kendisine dayanak bulmayan, geçmişte yapılan hatalardan ve başarılardan ders çıkartmayan, tarihten kendisine referanslar almayan bir fikir hareketi uzun vadede başarılı olamaz.
İnsanlar ve milletler kendi tarihlerini ve geçmişte yaşanan bazı başarısızlıkları öğrenip bilmezlerse ve geçmişten dersler çıkartmazlarsa geleceklerini inşa ederken tarihlerinden faydalanmazlarsa gelecekleri konusunda yanlış kararlar verebilirler. Geçmişin tecrübelerinden faydalanmak ileriye doğru yapılan hamlelerde başarı şansını artırır.
İnsanın kendi tarihi ile bütünleşip, kendi tarihinin bu günkü bir parçası şeklinde hissetmesi geleceğe daha tecrübeli ve daha emin bir şekilde bakmasını ve ona göre adım atmasını sağlar.
Tarihin içinde kendini hissetmek, ezelden ebede bir süreklilik fikri doğurur. Bu insanı güçlü yapar.
Odgurmuş: Bu söylediğiniz şeyler elbette çok önemli. Bu durum bizim milletimiz için de geçerli midir?
Ögdülmüş: Biz Türk milleti için, tarihin bir parçası olmak, tarihin akışı içinde kendini hissetmek gibi meseleler sıradan ve olağan konular olması gerekir. Çünkü ezelden ebede uzanan şanlı bir tarihimiz ve büyük bir geçmişimiz var. Bizim tarihimizin çok küçük bir bölümü bile tarihi olmayan bir milleti ayağa kaldırmaya kâfidir. Son haçlı seferini Çanakkale’de göğüsleyen Türk Milletidir. Çanakkale gibi bir savaşı dünya tarihinde yapabilen ve kazanan bir ülke daha yoktur.
Milli değerlere hassasiyet gösteren insanlar da bu gibi konulara gereken önemi vermeli ve bunu kısa sürede başarmalı, tarihimizin güç kaynaklarını keşfetmelidir.
Geçmişi olmayanın geleceği de olmaz. Geçmişten hız ve ilham alınır.
Odgurmuş: Bazı kimseler geçmişte mi yaşayacağız, geçmişe takılıp kalmamalıyız gibi sözler ediyorlar.
Ögdülmüş: Esasında bu soruların altında bazı safdillerin saflıkları yatmaktadır. Konunun önemini bilmeden ileri geri konuşmanın bir faydası da yoktur. Geçmişte yaşamak ne demek?, geçmişte elbette yaşanmaz, geçmişe gidip yaşama imkanı da yoktur. Geçmişte yaşamayalım diyenlerin konunun esasını bilmeden ve kavramadan konuştukları kanaatindeyim. Tarihi öğrenmek tarihte kalmak tarihte yaşamak değildir. Tarihi tecrübelerden faydalanmayan milletler tarihi hatalara bir kere daha düşerler. O halde insanımızı milli şuurla donatmanın birinci ve en önemli şartı tarih bilgisi ve tarih şuuru almaktır.
Ayrıca uzun, başarılı geçmişleri şanlı zaferlerle dolu olmayan milletler bile kendilerine yeni yeni tarihler uydurdukları, yüz yılda bir elde edebildikleri başarıları gündeme getirdikleri ve okullarda çocuklarına okuttukları, televizyonlarda diziler yaptıkları da dikkate alınacak olursa, bizim tarihimiz her zaman her konuda iftihar edebileceğimiz başarılarla doludur. En ince noktasına kadar da okumalı ve öğrenmeliyiz.
Odgurmuş: Günümüzü iyi analiz etmenin yolu, tarihi iyi bilmekten geçiyor demek istiyorsunuz:
Ögdülmüş: Evet kardeşim; Milletler tarihleri ile vardır. Tarihi kökleri uzun olmayan milletler, yaşadıkları toprakta tutunmakta zorlanırlar.
Uzun, köklü ve başarılı tarihi olmayan milletler, yeni tarihi kahramanlar ve kahramanlıklar meydana getirerek, kendilerine parlak ve başarılı tarihler yazma gayretine girerler.
Milletler geçmişlerini unutup bir kenara atamazlar, öyle bir teşebbüste bulunsalar bile, geçmişleri onları terk etmez ve peşlerinden gelir.
Günümüzü iyi analiz edip geleceğe doğru dersler çıkarmanın yolu, insanın kendi milletinin tarihini ve ihtişamını iyi öğrenmesi ve bu ihtişam duygusunu kendi içinde duymasıdır. Bu gibi insanlarda o zaman tarihte bir devamlılık anlayışı meydana gelir. Geçmişi gelecekle bütünleştiren insanlar kendilerini geriye ve ileriye doğru uzanan bir tarihin-milletin parçası olarak kabul ederler.
Şairin dediği: “Kökü mazide olan atiyiz “ sözü bu devamlılığın veciz bir ifadesidir.
Bu yüzden, geçmişlerini iyi bilenler zamanlarını iyi analiz ettikleri gibi geleceğe dair de iyi tahminlerde bulunurlar.
Tarihlerini, geçmişlerini iyi anlayanlar geleceğin ipuçlarının geçmişte gizli olduğunu görürler.
Milletler geçmişte yaşadıkları tecrübeleri öğrenmezlerse, geçmiş hatalardan ders çıkarılamaz. Hatalar tekerrür eder.
Geçmişi iyi incelemek, iyi anlamak ve iyi analiz etmek zorundayız. Kaldı ki binlerce yıllık tarihimizin tozlu sayfalarında bizi utandıracak hiçbir şey olmadığı gibi, tarihimiz ve geçmişimiz şan ve şerefle doludur.
Geçmişten ders almayanlar ise geçmişte düşülen hatalara tekrar düşerler.
Bu da milletin geleceği bakımından iyi neticeler doğurmaz.
Odgurmuş: Yani tarihten ders almazsak tarih tekerrür eder diyorsunuz.
Ögdülmüş: Evet kardeşim; “Tarih tekerrürden ibarettir”derler, hiç ders alınsaydı tarih tekerrür eder miydi?
Tarih, tarihi okumayanlar, ondan ibret almayanlar, tarihi bilmeyenler ve ders çıkarmayanlar için her zaman tekerrür eder.
Türk orduları, Yüzyıllar boyunca savaşlarda hilal taktiğini uygulamış, kullanmış ve başarılı olmuşlardır. Türk orduları karşısına çıkanlar yeteri kadar tarih okuyup inceleyip ders çıkarmadıkları için Türk ordularının bu taktiğine her zaman düşmüşlerdir.
Tarih, masal gibi okuyup geçmek için değil, dersler çıkarmak ve ibret almak içindir.
Tarihten ders alan, ders çıkaran milletler eski tarihi hatalara düşmezler.
Tarihi, tarihin tozlu sayfalarında bırakan ve üzerinde kafa yormayan milletler için son her zaman hüsrandır.
Büyük milletler kendi tarihleri dışındaki tarihleri de okuyarak ders çıkarırlar.
Kaldı ki: Türk tarihi, yeryüzünde belki eşi ve benzeri olmayan tarihtir. Yabancı tarihçiler gelip bizim tarihimizi incelerken bizim kendi tarihimize bigâne kalmamız kabul edilir bir durum değildir.
İncelendiği takdirde çok engin bir tarihi tecrübemiz vardır, çok çeşitli coğrafyalarda çok çeşitli milletlerle birlikte olduk, onları huzur ve barış içinde idare ettik.
İdaremiz altında bulunan millet ve toplulukları Allah’ın bir emaneti olarak kabul ettik, onların burnunun kanamasına rıza göstermedik. Hangi milletten, hangi dinden olursa olsun her insan kabiliyeti oranında devlet kademelerinde görev aldılar.“Osmanlı münevverleri”arasına katıldılar.
Son yüzyılın üzerinde güneş batmayan imparatorluğu olarak nitelendirilen İngiltere, İdare ettiği milletlerin çocukları arasında“İngiliz münevveri”diyebileceğimiz bir gurup meydana getirememiştir.
Tarihte bu durumu sadece Osmanlı başarmış ve idare ettiği milletlerden ve topluluklardan çalışkanlıkları ve kabiliyetleri ile yükselen başka etnisiteden“Osmanlı-Türk münevveri”yetişmiştir.
Tarihten ve tarihi olaylardan ders çıkarmayı bilen atalarımız, sonuçta pek çok devlet ve imparatorluğun yanı sıra 600 sene ayakta durabilen bir devlet kurmuşlardır.
Bütün bunlara bakarak tarihin olumsuz yönde tekerrür etmemesi için yeni dersler çıkarmamız gerekir.
Sözün Özü:
Geçmişe ibret nazarıyla bakanlar, geleceği çok daha iyi görürler.
Tarih, sâdece geçmişi öğrenme ve dünkü hatalardan ders çıkartma ilmi değil, aynı zamanda geleceği de inşâ sanatıdır.
Milli tarih şuuru Türk milliyetçiliğinin temelidir. Zîrâ tarih, sadece geçmişi öğrenme bilgisi değil, aynı zamanda geleceği de inşâ ilmidir. Bu sebeple milliyetçiler tarih şuuruna çok önem vermişler ve“Ne kadar geriye bakarsanız, o kadar ileriyi görürsünüz.”demişlerdir.
___________________________________________________
Kadim Kitabımız olan “Kutadgu bilig” de geçen iki şahsiyet:
Odgurmış (1):Kanaat – Akıbet- Afiyet
Ögdülmiş (2):Akıl – Ululuk