TÜRK BARIŞ COĞRAFYASI YA DA TURAN DEVLETİ
KENAN EROĞLU
Odgurmuş: Devletin yapısında bazı değişiklikler yapılması gerekir diye düşünceleriniz vardı. Neler bunlar?
Ögdülmüş: Evet haklısın devletimizin yapısı, kanunlarımız, şehirlerimiz, caddelerimiz kanun ve yönetmeliklerimiz baştan sona değiştirilmelidir diye düşünüyorum.
En başta “Anayasa” olmak üzere, tüm kanunlarımız, tüzüklerimiz, yönetmeliklerimiz, genelgelerimiz gözden geçirilmeli yeniden yazılmalı/düzenlenmelidir.
Bu düzenlemeler, sadece kendi vatandaşlarımız için değil, istikbali düşünerek tüm bölge insanını kapsayacak ve onların da ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde yapılmalıdır. Onların ihtiyaçları göz önüne alınmalıdır.
Çünkü önümüzdeki zamanlarda tarihteki “Osmanlı Barışı”na benzer Bir “Türk Barışı Coğrafyası”nın gerçekleşeceği görünüyor..
İstikbalde muhtemelen meydana gelebilecek bu duruma bizim bu günden hazırlıklı olmamız ve hazırlıklar yapmamız gerekir.
Bölgede bulunan tüm milletler ve insanlar bizden gerektiğinde her türlü hizmeti almalı, kanunlarımız, tüzüklerimiz, nizamnamelerimiz, yönetmeliklerimiz buna izin vermelidir.
Nijerya’dan gelen bir Müslüman bizim kanunlarımıza göre eğer istiyorsa nikâh yapabilmeli, dini konularda onun tüm ihtiyaçlarının görülebileceği şekilde teşkilatlarımız olmalıdır.
“Ben Türkiye kanunlarına göre mahkeme edilmek istiyorum” diyen bir Pakistanlı bu hizmeti alabilmeli, bizim kanunlarımıza göre yargılanmalı hangi hizmeti almak istiyorsa almalıdır.
Devletimizin tüm işleyişi buna göre düzenlenmeli ve bu yeni duruma hazır hale getirilmelidir.
Anayasa mahkemesi bir konuda karar verirken bu durumları, bu coğrafyaları ve bu coğrafyalarda bulunan tüm insanları düşünmeli, onları dikkate almalı, Türk dünyasının ve İslam dünyasının gözünün üstümüzde olduğu unutulmamalıdır.
Bu “Türk Barışı Coğrafyası“ çevresinde bulunan tüm insanların ihtiyaçları, düşünceleri ve bize bakışları dikkate alınmalı, ona göre yapılandırmalarımız uygun hale getirilmelidir.
Hatta gerekirse, çevremizdeki akraba milletlerden ve akraba topluluklar arasında bizden “pasaport” almak isteyen herkese bu “pasaport” kısa bir inceleme ile verilmeli, isteyen vatandaşlık ve çifte vatandaşlık hakkını alabilmelidir. Bu gibi insanlar sanki bizim vatandaşlarımız gibi muamele görmeli değer görmelidir. Hatta dil bilginlerimiz tarafından tüm bölgeyi kapsayan ve ortak kullanılan, kelime ve deyimleri de içine alabilecek çok geniş bir sözlük hazırlanmalı. (bu sözlük bin sayfada olsa bir milyon kelime de olsa) Sözlüğü eline alan bir Fas’lı, bir Türkmenistan’lı, bir Yemen’li kullanabilmeli, sözlükten istifade edebilmelidir.
Türkiye tarafından hazırlanacak bu sözlükte, her akraba topluluktan, Türk ve Arap ülkelerinden de dil uzmanları katılmalı. Basımdan sonra ulaşabileceği her yere ulaştırılmalıdır.
Bu sebeple; “Türk Barış Coğrafyası” alanına giren ülkelerde bulunan insanların ihtiyaçları, düşünceleri ve bize bakışları dikkate alınmalı, ona göre sosyolojik çalışmalar yapılarak, medeniyetimizden mülhem yasalar, tarihî ve irfânî kültürümüzü esas alan ve müşterek değerlerimizi öne çıkartan organizasyonlar şimdiden yapılmaya başlanmalıdır.
Odgurmuş: “Türk barış coğrafyası” konusuna inanıyor ve önem veriyorsunuz.
Ögdülmüş: Denilir ki milletlerin ve devletlerin dış politikaları kısa vadelere göre düzenlenmez, çok uzun vadeli ve seçenekleri çok olan dış politikalar geliştirilmelidir. Benim belirttiğim konular ilerde olması muhtemel görülen durumlar için şimdiden biz tertibimizi alalım düşüncesi iledir. Er geç bu coğrafya tekrar bizim hâkimiyetimize girecektir ve girmelidir. Biz çocuklarımızı ve gençlerimizi bu düşüncelerle yetiştirmeliyiz.
Hatta yukarıda saydıklarımın dışında “Yeni bir Meclis oluşturulmalıdır”.
Odgurmuş: Nasıl bir meclis. Meclisimiz var ama.
Ögdülmüş: Evet bir meclisimiz var elbette. Fakat benim söylemek istediğim daha farklı bir meclis;
Öyle anlaşılıyor ki; Türkiye giderek güçleniyor ve bu sayede bölgede daha çok söz sahibi olmaya başlayacak. Bölgede bulunan her devletle ve her toplulukla ilgilenmek, darda kalmış herkese yardım etmek şeklinde tezahür eden bu günkü ilgi ve alaka durumu giderek daha da gelişecektir. Çevremizde bize ümit bağlayan ülkeler ve topluluklar vardır. Biz cihan devleti kurmuş bir milletiz. O insanların ümitlerini boşa çıkartamayız. Türkiye bu liderlik görevini idrak etmeli ve ona göre davranmalı ve ona göre şimdiden hazırlıklar yapmalıdır.
Türkiye bu amaçla, içinde bulunduğumuz bölge için, adı ne olursa olsun şimdiden yeni bir meclis oluşturmalı.
TBMM’nin dışında, üst meclis hüviyetinde bir meclis oluşturulmalı ve bu meclis yetki bakımından TBMM’nin üstünde bir meclis şeklinde değil ama Türkiye dâhil, bölgede bulunan ve bizimle akraba, din ve milliyet bağları olan tüm toplulukları temsilen belli bir oranda katılımlarıyla“üst meclis” meydana getirilmeli, bölge meseleleri burada enine boyuna görüşmelidir.
Bu üst meclisin olağan toplantı zamanları olduğu gibi, gerektiğinde olağanüstü toplantılar yapmalı.
Bölgede meydana gelen olaylar ve bölgede yaşayan toplulukların, millet ve devletlerin meseleleri görüşülmelidir.
Bu birliğe katılmak isteyen, bölge devlet ve toplulukları, kendi ülkelerinde yapılan seçimler sonucuna göre belli bir oranda belirlenecek milletvekilleri ile kendi devleti olmayan akraba topluluklar da burada temsil edilmeli. Tabii üyeler olmalıdır.
Ayrıca çeşitli topluluklardan ünlü tarihçilerden, coğrafyacılardan fikir adamlarından onur üyeleri olmalı.
Tüm masraflar ve organizasyonlar Türkiye tarafından karşılanmalı, gerekli her türlü güvenlik ve ihtimam gösterilmelidir.
Yapılan toplantılarda, ortak kararlar, ortak tavsiyeler alınmalı ve üye devletlere, hükümetlere, iktidarlara ve kamuoyuna yol gösterici bilgi verici, problem çözücü olmalıdır.
Ortak dil, ortak sözlük, ortak tarih, ortak kültür, ortak sanat konularında ihtisas komisyonları oluşturulmalı, ortak yanlarımız hem açığa çıkartılmalı hem de ortak yanlarımızı çoğaltmanın yolları aranmalıdır.
Meclisin çeşitli komisyonları olmalı, bölge insanının problemleri gibi çeşitli konuları incelemeli raporlar düzenlemeli, hükümetlere sunmalı, dikkatlerini çekmeli ve tavsiyelerde bulunmalıdır.
Yaptırım gücü olmayan fakat tavsiye kararları her zaman dikkate alınan, kanun yapma yetkisi olmayan bu meclis için Ankara’da Türkiye’nin şanına yakışır bir yer tahsis edilmeli veya yeni bir bina yapılmalıdır.
Odgurmuş: Çok ilgi çekici fikirler bunlar.
Ögdülmüş: Yok daha bitmedi müsaade ederseniz devam edeyim. Çünkü yukarıda belirttiğim konuları tamamlayan bir takım şeylerin daha yapılması gerekiyor. Mesela ”Yollarımız ve caddelerimiz” gibi. Caddelerimiz, salonlarımız, tarihi ve turistik yerlerimiz, camilerimiz için yeniden düzenlemeler gerekiyor.
Yakın bir gelecekte oluşacağına inandığımız, “Osmanlı-Türk barışı bölgesine” giren ülkeler insanlarının ihtiyaçlarına göre Türkiye bu düzenlemeleri şimdiden yapmalı, şehirlerini buna göre hazır hale getirmeli ve bir plan dâhilinde acilen bu yola girilmelidir.
İstanbul başta olmak üzere, tüm büyük şehirlerimize bölgeden gelmesi muhtemel insanlar için ve onların ihtiyaçlarına göre düzenlemeler yapılmalı, onların kolay gezmesi, kolay ulaşması ve aradığı yerleri kolaylıkla bulabilmesi için gerekli çalışmalar ilmi veriler ışığında başlatılmalıdır.
Gelecek senelerde, İstanbul ve diğer şehirlerimiz bölgenin cazibe merkezi olarak gelişecek, tarihi köklerini arayan milletler ve insanların yanı sıra bizim şehirlerimizi, Osmanlı’nın eserlerini görmek için ülkemize ziyarete gelenlerin, yeme içme, barınma, ibadet vs. ihtiyaçları dikkate alınmalı ve her şey bu günden düşünülmelidir.
Arşivlerimizde, kütüphanelerimizde köklerini, geçmişlerini arayan araştırmacılar için bu eserlere ve kaynaklara kolay ulaşım sağlanmalı. Tüm arşivler araştırıcılara açılmalı, onlara her türlü kolaylığın sağlanması için düzenlemeler yapılmalıdır.
Müteahhitlerimiz, ev-konut yaparlarken, bu insanların yaşama şekillerine göre evler-konutlar yapmalı, ona göre düzenlemeye girmelidirler.
Özellikle, sağlık ve inanç turizminin daha çok gelişeceği dikkate alınmalı sağlık teşkilatımız ve hastanelerimiz yeniden düzenlenmeli ve dünyanın en büyük hastaneleri yapılmalı. Türbelerimiz, insanlar için kutsal olarak bilinen Urfa-Mardin gibi şehirlerimiz de bu belirtilen amaca uygun olarak gelecek kişileri ağırlamaya ve onların kolay ulaşım ve ihtiyaçlarının giderilmesi için gerekenler yapılmalıdır. Bütün bunların yanı sıra, ticaret ilişkilerimizin daha da gelişeceği dikkate alınmalı ticaret için gelen bölge insanlarının ihtiyaçlarına göre de düzenlemeler yapılmalıdır.
Odgurmuş: Bu bahsettiğiniz düzenlemeleri Türkiye’nin yapması mümkün mü? Veya kısa sürede yapabilir mi?
Ögdülmüş: Odgurmuş kardeşim. Benim anlattığım ve teklif ettiğim konular elbette akşamdan sabaha yapılamaz. Bu yola inanıp girmek gerekir. O zaman belki hemen yapılmaz ama zaman içerisinde yapılır. Ama Türkiye bu konuları bir hedef olarak önüne koymalıdır.
Ayrıca söyleyeceklerim daha bitmedi. Bu konuda başka tekliflerim de var; Mesela “Başkent şehri”…
Yine geleceği düşünerek yeni bir “Başkent Şehri” kurulmalı. Biliyorsunuz bu gün, devletimizin hizmetleri, devletin çeşitli kurum ve kuruluşlarında ve binalarında yürütülüyor. Ankara’da olduğu gibi bir bakanlığa ait şehrin çeşitli semtlerinde hizmet binaları ve birimleri bulunuyor. İnsanlar; kurumlardan çeşitli nedenlerle semt semt dolaşarak verilen hizmetleri alıyor ve yapıyorlar.
Başkentin çeşitli yerlerine dağılmış olan bu binalara ulaşımda trafik ayrıca bir dert olarak önümüze çıkıyor.
Bu yüzden; Hem mimari bakımdan, hem de ihtişam bakımından bize has ve bizi anlatır bir tarzda “Başkent şehri“ diye bir şehir kurulmalı.
Başta Başbakanlık olmak üzere, tüm bakanlıklar ve genel müdürlükler orada toplanmalı.
Çok geniş bir araziye kurulacak bu şehirde, yerden aşağıya 8-10 kat ve yerden yukarıya 3-5 kat olarak düşünülebilir.
Hizmetin gereği olarak arşivler, kayıtlar alt katlarda toplanmalı.
Geniş otoparklar, otopark katları, misafir salonları, toplantı ve konferans salonları olmalı.
Herhangi bir iş nedeni ile A kapısından B kapısından giren bir vatandaş tüm işlerini burada bitirebilmeli semt semt gezmemelidir.
Ülkemize gelen yabancılar düzen, nizam ve intizam ile binaların güzelliği karşısında etkilenmelidir.
İyi korunmalı, en son teknolojik sistemlerle şehir donatılmalıdır.
Müracaat için gelen vatandaşlara, gerekirse rehber bulundurulmalı, vatandaşın o makam, bu makam gezerek zaman kaybetmesi önlenmelidir.
Ulaşım yürüyen merdivenlerle sağlanmalı, uzun koridorlar için ise yürüyen bantlar yapılmalı.
Kurulacak bu şehir için amaç; işlerin çabuk görülmesi, verim sağlanmasıdır. Araçtan, zamandan ve insandan tasarruf sağlanmasıdır.
Vatandaşların, ya da görev gereği gelen diğer memurların o kapı-bu kapı dolaşmasının önüne geçilmelidir.
Yapılacak şehir tamamıyla bizi yansıtmalı, bizden bir eser olmalı. Türkiye’nin ihtişamına yakışır olmalı ama mütevazı olmalı, büyük olmalı ama kaba olmamalı. Öyle olmalı ki dünyadaki önemli eserler arasına girmeli. En güzel binalar orada olmalı, son dönem Osmanlı ressamlarının tablolarının yanı sıra çini, vitray, minyatür ve seramik sanatımızın örnekleri ile donatılmalı. Binanın duvarlarında bizim ihtişamımızı yansıtan tarihi tablolar yer almalıdır.
Gelen yabancılar bu binalara ve orada bulunan eserlere hayran olmalıdır.
Binaların yapımı, bahçelerin düzeni, bahçede bulunan bitkiler, bina içinin düzeni, tablolar, düzen ve nizam her şey ince ince hesap edilmeli, her şey bize has olmalı, oraya gelen her misafiri etkilemeli ve gurur duyulmasına sebep olmalıdır.
Odgurmuş: Çok ilginç şeyler dile getiriyorsunuz. Bu işlerin yapılması hayal gibi geliyor.
Ögdülmüş: Neden hayal olsun? Sen istersen o hayal olmaktan çıkar ve gerçek olur.
Bak ayrıca bir de “Türk Silahlı Kuvvetleri Şehri” kurulmalı.
Odgurmuş: Nasıl yani?
Ögdülmüş: İzah etmeye çalışayım; Tüm Silahlı Kuvvetleri’nin ve komutanlıkların içinde bulunduğu bir şehir kurulmalı.
Başta Genel Kurmay Başkanlığı olmak üzere, Tüm kuvvet komutanlıkları, diğer hizmet birimleri burada toplanmalı.
Başkent şehri gibi; İşin gereğine göre yerden aşağı 8-10 kat ve yerden yukarıya 3-5 kat şeklinde düşünülebilir.
Yer üstünde geniş eğitim-tören alanları, otoparklar, yeraltında ise yine otoparklar arşivler, kayıtlar, mühimmat için korunaklı yerler olmalı.
Bina en son teknoloji ile donatılmalı dışarıdan gelecek her türlü saldırılara göre düzenlenmelidir.
Silahlı kuvvetlerin kendi içinde yapılan işler ve her hangi bir biriminde işi olan bir vatandaş o karargâh, bu karargâh gezmemeli. İşini en seri şekilde burada sonuçlandırmalıdır.
Gelen ziyaretçilerin de ziyaret etmek istedikleri yer ve kişilere kolay ulaşım sağlamasına yardımcı olunmalı gerekirse bir rehber-er eşliğinde ziyaret gerçekleştirilmeli.
Bu sayede, zamandan, insandan ve araçtan tasarruf sağlanmalıdır.
Esasında Jandarma Genel Komutanlığı Diyarbakır’da bulunması, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ise, Gölcük’te bulundurulması düşünülmelidir.
Sözün Özü:
Organize olmayanlar, darmadağın olurlar.
Sözün Özü:
“Devlet-i Aliyye” penceresinden dünyaya bak/a/mazsanız, kolu kanadı kesilmiş Anadolu Beylerbeyliği’ni bile bir arada tutamazsınız.
Sözün Özü:
Yanlışın neresinden dönülürse kardır. “Beka içinde yenilenme” alınmalıdır.