Kenan EROĞLU: Ziya Gökalp’e Yapılan Saygısızlık

 

ZİYA GÖKALP’E YAPILAN SAYGISIZLIK

Kenan EROĞLU

 

Türk düşünce hayatının en önemli şahsiyeti olan Ziya Gökalp’in vefatı üzerine Mezar yerinin Sultanahmet Türbesi yakınında bulunan “abdesthaneye” yakın bir yere defnedilmesi üzerine Gökalp’in kardeşi olan Nihad Gökalp’in o günlere dair notlarında konu aşağıdaki şekilde kayda geçilmiş bulunmaktadır.

Kanaatim odur ki: Aşağıdaki bilgilerin dışında başkaca bilgiler olduğu halde birçok şeyin zamanın atmosferi nedeniyle yazılıp açıklanamadığı düşüncesindeyim.

Aktardığım bu bilgilerin 1956 Yılında verilmiş olması ben de bu kanaati doğurdu. Her ne şekilde olursa olsun Gökalp’in mezarı konusunda yapılan uygulama elbette kabul edilir bir durum değildir. Bu muameleyi yapanları kınıyor Büyük Mütefekkirimiz Ziya Gökalp’e de Allah’tan rahmetler diliyorum.

……

Ziya Gökalp’in kardeşi Nihad Gökalp

Topçu Kaymakamı

24/25 ve 25 Birinciteşrin 1340 Cumartesi ve Pazar günlerine ait notlarımdır.

Nihad Gökalp

Sahife-2

“Haşiye:

Merhum Ağabeğimin sıhhatinin fenalaşmasından bir gün evvel yani Birinciteşrin 1340 günü (Cuma), dimağında su yığılmıştı, bunu alırsak belki merhumun sıhhati üzerinde iyi bir netice alınır diye Hastahanenin ve bizim yüksek profesör doktorlarımız müttefikan söylediler. Ailemizin Reisi olduğum için bu ameliyatın icrasına muvafakatimiz olduğuna dair, Yengem Vecihe Hanım’ın da muvafakatini alarak, muvafakatimize dair bir sened yazıp imza ederek Hastahane heyetine verdim.

(…………………….)

AĞRI’NIN #DOĞUBEYAZIT İLÇESİNDE ÇIKAN ÇATIŞMADA 1 ASKERİMİZ ŞEHİT OLDU
Merhumun son günlerinde gıdasını ağzından veremiyorlardı. Mezkur nev’ine benzer bir mili, merhumun mi’desinin içine kadar ucu geçinceye kadar mili sokuyorlardı. Ve bu milin içindeki borudan mayi halinde bir gıdayı merhumun midesine akıtıyorlardı.

“Ankara’dan Hükümet, Büyük Millet Meclisi, Reisicumhur ve arkadaşları namına birer hey’et cenaze ihtifalinde bulunacağı ve nereye defni için de Meclis’in veya Hükümetin kararı verilip İstsnbul’a iş’arına iad icap eden zaman bırakılmak için, defin keyfiyeti 26 Birinciteşrin 1340 günü gelen mezkür heyetlerle beraber bütün İstanbul’un resmi ve gayriresmi bütün teşkilatı ile halkın pek mühim bir kısmı cenaze ihtifaline en derin bir teessür ve büyük ihtiramat ile –karar vechile- Sultanahmet Türbesi’nin tramvay istasyonuna bakan kapısının tam karşısındaki duvarın önüne defnedildi.

“Bunun için cenaze, Hastahanede ölüm raporu imzalandıktan sonra alt kattaki ölü odasına ihtiramla alındı ve orada sabaha kadar lambalar yakıldı. Türk Ocağı’nın müracaatı üzerine, muvafakatimizle, merhumun simasının kalıbı alçıya alındı. Büstü veya heykeli yapıldığında, bundan istifade edecekler imiş. Bidayette merhum, Türbedeki abdesthaneye yakın bir mahalle defnedildi. Sonra Şehremaneti’ne ve Evkaf’a müracaatım üzerine birkaç gün sonra yukarıda yazılı mahalle naklettirdim. Nihad Gökalp”

….

Ziya Gökalp’in kardeşi Nihad Gökalp’in bu konudaki notu bu kadar. Fakat Nihad Gökalp’in kendi el yazısı ile kaleme aldığı notları derleyen “Kırzıoğlu M. Fahrettin” de dipnotta şu bilgileri veriyor:

“Rahmetli Nihad Beğ, Ziya Gökalp’ı ve onun fikirlerini sevmeyip kendisine düşman olan zümreye mensup bulunan o zamanki İstanbul Şehreminliği mensuplarından alakalı bir herifin kasden ve muazzam kalabalıkta farkına varılamıyacağına güvenerek, cenazeyi, ayakyoluna yakın bir yere açtırılan mezara gömdürdüğünü yana yakıla anlatıyordu: “Ertesi gün Kur’an okumak ve ziyaret için Ağabeğimin mezarına gittiğimde, o mübareğin, Türbedeki hizmet erbabının kullandığı abdesthaneye yakın bir yere gömülmüş olduğunu gördüm. Daha önce buraya hiç gelmemiş ve açılacak mezar yerini görmemiş bulunduğuma çok üzüldüm. Ziyaretimden sonra alakalıları yakalayıp, burada niçin mezar kazdırıldığını sorup tahkik ettim. Bunun kasden ve melunane bir hakaret olsun diye kanıbozuk ve Türklüğe düşman bir dönme tarafından yaptırıldığını öğrendim. Derhal İstanbul Şehremini ile Evkaf Müdürünü görüp, bu feci hatayı çabucak düzeltmezlerse, işi neşriyat ve resmi müracaatlerimle efkari umumiye ve Ankara’ya duyuracağımı sertçe beyan ettim. Bu tehdidim üzerine, yeniden ameleler verildi ve istediğim yerde bugünkü mezarı kazdırılarak yeniden hususi bir dini merasimle Ağabeğimin cenazesini gömdük ve bu çirkin nesele de böylece kapandı.” (25 Şubat 1953 günü evinde ziyaretim sırasında bana Nihad Beğ’in anlatıp not almama müsaade ettiği hatırası’ndan)
Kırzıoğlu

….

KAYNAK: Yukarıdaki bilgiler kitaplığımda bulunan; “Doğumunun 80. Yıldönümü Dolayısıyla ZİYA GÖKALP ve açılan Ziya Gökalp Müzesi” kitabından alınmıştır.
(Işıl Matbaası İstanbul 1956, sayfa:119-120)