Gültekin ÖZTÜRK: “MHP NEREDE?” ÖYLE Mİ ?..

“MHP NEREDE?” ÖYLE Mİ ?..

Gültekin ÖZTÜRK

Taksim Gezi Parkı olaylarının bugün itibariyle girdirildiği mecradan anlaşılmıştır ki önceden yapılan bir plan, şer odaklarının kontrolünde başarıyla uygulanmaktadır.

“Onuru kırılanların, hayat tarzlarına yapılan saldırılara karşı tepki koyanların” onurları için demokratik tepkilerini ortaya koymak maksadıyla çıktıkları meydanlarda maalesef dış ve iç şer güçler koalisyonu tarafından “bir halk ayaklanması provasının” figüranı yapılmışlardır.

Bahçeli de haklı olarak Sırrı Süreyya’nın önderlik ettiği bir hareketin nereye gideceğini görmüş ve “Haklı gerekçelerle başlayan ve destek verme kararı alınan bu hareketin içinde yar almayacağız” diyerek MHP ve Ülkü ocaklarını protesto alanlarından geri çekmiştir.

Sırrı Beyin Cumhurbaşkanı ile görüşmesinden sonra “Hükümet derhal TBMM’ye bir demokrasi paketi getirmelidir” seklindeki açıklaması kapalı kapılar arkasında ne gibi hesapların/pazarlıkların yapıldığının açık kanıtı olmuştur.

Bu gelişme ve ülke genelinde geldiğimiz nokta MHP’nin bu olayların içinde yer almama kararının ne kadar isabetli olduğunu açıkça göstermiştir.

Eğer MHP Taksim olaylarında yer alsaydı ve bir çatışmaya karışsaydı şu anda Erdoğan tarafından çoktan terörist ilan edilmişti.

Mart ayından bu yana yapılan mitingler sonunda milletimizin MHP’ye yönelimi bütün anketlerin kabul ettiği bir gerçektir.

MHP’nin oylarını yükseltirken AKP büyük oy kaybına uğramıştır. Bu durum da Başbakanın uykularını kaçırmıştır.

AKP sözcülerini, yandaş medya kanallarının, tasmalı köşe yazarlarının ağız birliği içinde Ülkücüleri itibarsızlaştırarak Milliyetçi Hareketin önünü kesmek için iftira dâhil her yöntemi denediğini görmekteyiz.

Başbakan Erdoğan, ruh dengesini bozan, uykularını kaçıran MHP’deki yükselişi durdurmak ve Ülkücülerin iktidar yürüyüşünün önünü kesmek için Gezi Parkı olayları dâhil her fırsatı kullandığını biliyoruz.

Eğer Ülkücüler herhangi bir olaya karışmış olsaydı milleti geren karşılama törenlerinde Başbakanın “terörist ülkücüler ülkeyi yıktı/yaktı. Bunlar zaten kandan beslenirler. Meydanlarda öl de ölelim, vur de vuralım diyorlardı işte vurdular” diyerek MHP ve Ülkücüleri itibarsızlaştıracak suçlamalar yapacağı kesindi.

Devlet Bahçeli’nin MHP’yi mayınlı alana sokmamak için aldığı isabetli kararla bu oyun bozulmuştur.

Biz Ülkücüler 12 Eylül öncesi yaşadığımız tecrübelerimizden çok iyi biliyoruz ki sokağın karanlığına girildiğinde ne olacağı önceden kestirilemez ve kontrol edilemez.

Ülkücüler sokakların tuzağına düşmemeli “karanlıkta kurşun sıkanların hedefi olmak yerine” meydanların aydınlığında görünür olmayı tercih etmelidir.

Edindiğimiz deneyim böyle davranmamızı emretmektedir ve Lider Bahçeli de bunun gereğini yapmıştır/yapmaktadır.

Elbette hakkın/haklının/doğrunun yanında olacak ve bu konularda yapılan demokratik her tepkiyi de destekleyeceğiz.

Elbette onurlarının kırılmasına ve hayatlarına müdahale edilmemesine karşı çıkan vatandaşlarımızla beraber olacağız.

Elbette Başbakanın kendilerini “üç beş çapulcu” diye nitelemesine haklı tepki veren duyarlı vatandaşlarımızı terörist guruplardan, kışkırtıcı ajanlardan ayırarak sokağı terörize etmeden demokratik tepki verenlerin yanında duracağız.

Ancak Ülkücüler, Gezi Parkı olaylarında olduğu gibi haklı toplumsal tepkilerin terörize edildiği/edilebileceği protesto ortamlardan da uzak duracaktır/durmalıdır.

Bazı arkadaşlarımız “Gezi Parkı protestoları gibi toplumsal olaylara katılarak halkı teröristler yerine ülkücüler kontrol edebilirdi” iddiasındalar.

Bu iddia sahiplerine soruyorum;

Türk bayrakları/Üç Hilâli bayraklarımız ile sahaya indiğimizde kızıl yıldızlı bayrak sallayan DHKP-C’liler Ülkücülere sataştığında/dalaştığında ne yapılacağı konusunda öneriniz nedir?

Nitekim bu tür bir dalaşma dün akşam Taksim meydanında Türk Bayrağı taşıyanlarla PKK’lılar arasında yaşandı.

Geçmişte fikir ve eylem birliği yapmış oldukları için anlaştılar da kan akmadı.

Soruyorum Ülkücülerle böyle bir anlaşma olabilir miydi?

DHKP-C, TKP ve PKK ile aynı meydanda olası bir slogan kavgası çatışmaya dönerse “TGB-PKK çatışması gibi” ve bir ülküdaşımız şehit edilirse bunun hesabını aileye ve millete nasıl ve kim verebilecektir?

Eğer Ülkücüler tek bir olaya bile karışmış olsaydı nelerin olacağını ve Erdoğan’ın meydan meydan gezip ne diyeceğini biliyor musunuz?

Ne olacağını ne diyeceğini ben söyleyeyim;

Erdoğan meydandakileri bırakacak tek rakibi olan MHP ve Ülkücüleri hedef tahtasına koyarak Ülkücüleri eli kanlı kiralık katiller ilan edecekti.

Tasmalı medya/sözde aydınlar geçmişte olduğu gibi solcuları kahraman halk savaşçıları, Ülkücüler ise faşist katiller ilan edeceklerdi.

Ülkücülerin sokağa girmesi halinde onları herhangi bir tertiple çatışmaya sürükleyecek binlerce hal vardır.

Ülkücüler kendi planladıkları ve uyguladıkları eylemler dışında her türlü sokak protestosundan/eyleminden her şartta uzak durmalıdır.

Ülkücü olduğunu söyleyen veya öyle görünen kimi arkadaşların Ülkücüleri kontrolümüzde olmayan sokağa davet çağrılarını kitle eylemleri hakkındaki bilgisizliklerinden dolayı iyi niyetle yaptıklarını düşünüyorum.

“MHP nerede?” söylemini dillendiren bilinen mahfillerin fitne yaratmak için bilinçli olarak bu soruyu sorduklarını ve bunların Ülkücü olmadıkları Ülkücüler tarafından bilinmelidir.

Ülkücü kılığına bürünmüş, bizim dilimizi konuşan ve karanlığın efendisi iblise hizmet ettikleri kuşkusuzdur olan kışkırtıcılara Ülkücülerin itibar etmemesi gerekir.

Bilinmelidir ki Ülkücüler savundukları idealleri sebebiyle hiçbir Marksist-Leninist-Maoist örgütle bir meydanda kitleleri kontrol etme konusunda birliktelik sağlayamaz.

Kim ne derse desin böyle bir eylem birliği olmamıştır/olamaz ve olmayacaktır.

Ülkücüler olarak kimsenin gazına gelmeyeceğiz ama orantısız güç kullanımına, hedef alarak kafaya gaz sıkılmasına ve tekme/tokat/cop kullanarak insanların darp edilmesine şiddetle karşı olduğumuzu açıkça söylüyoruz/söyleyeceğiz.

“MHP nerde?” diyenlere “MHP 5 Ocak 2013’den beri meydanlarda. Peki, siz neredesiniz?” diye soracak ve cevap isteyeceğiz.

Gerçekten merak ediyorum, MHP meydan meydan bölücü terörle, AKP-BDP-PKK-KCK-ABD koalisyonu ile demokratik mücadelesini yürütürken acaba siz nerdeydiniz, ne işle meşguldünüz?

Eğer MHP’ye yöneltilen insafsız eleştirilerin, yapılan acımasız saldırıların, düzenlenen tertiplerin, kurulan komploların onda biri AKP’ye yapılsaydı eminim ki bugün ortada AKP diye bir şey kalmazdı.

15 günde AKP’nin ne hale geldiği ortada……

Kim ne derse desin MHP ve Ülkücüler AKP despotizmine ve bölücü tertiplere karşı kendi protestolarını yaptı/yapıyor ve yapacak.

Bursa’dan başlattığımız “Milli Değerleri Koru ve Yaşat” mitinglerimiz ile meydanları “Ne Mutlu Türk’üm!” nidalarıyla inleterek milletimizin gönlünü fethetmeye devam ediyoruz.

Bu mitinglerle Ülkücüler meydanlara alıştırılacak, “Türk Demokratik Direniş Hareketi” yürütülürken olası provokasyonlara karşı aşılanacak, kazanılan deneyimlerle hatasız olarak 9. ve son mitingimizi Kasım ayında inşallah Ankara da “TÜRKİYE MİTİNGİ” adıyla yapılacaktır.

Allah’ın izniyle Ankara’da 2-3 milyon Ülkücü ile ortamı terörize etmeden, kimseye zarar vermeden, kimsenin burnunu kanatmadan AKP’yi sandığa/sandıklara da gömüp yıkacağız.

Ülkücüler iktidarı, karanlık sokaklar yerine aydınlık meydanlarda milletimizden isteyecek ve seçim sandığından yüz akı ile çıkarak AKP’yi siyaset mezarlığına gönderip “milli devletin güçlü ülkücü iktidarını” kuracaklardır.

Bunun gerçekleşmesini tek şartı vardır o da “Kendimize/birbirimize inanacak, birlik, beraberlik içinde olacak ve her kafadan bir ses çıkarmak yerine fikriyatımızı ‘esaslarını koruyarak’ güncelleyip zamanın ruhuna uygun hale getireceğiz”

İşte o zaman Ülkücü Hareket engellenemez ve MHP’nin iktidar olması önlenemez.

Ülkücülerin iktidarını göreceğimiz güzel günler için kalın sağlıkla…

Ne Mutlu Türk’üm diyene!

 

Gültekin Öztürk/Tarihçi-Yazar

ÇAĞRI NOTUM:

22 Haziran Cumartesi günü MHP Erzurum’da “Birlik Mitingi” için meydanda olacaktır.

Bütün Türk Milliyetçilerinin bu mitinge katılması, destek vermesi ve duyurusunu yapması milli bir görevdir.

Haydi, Ülkücüler görev başına….