MHP’yi Bekleyen Tehlike
Necdet SEVİNÇ
Yurt içinde ve yurt dışında çeşitli hücumlara muhatap olmasına rağmen, Milliyetçi Hareket Partisi’nin bugüne kadar ciddi sayabileceğimiz bir tehlike ile karşılaşmadığını söyleyebiliriz.
Türkiye’nin sosyal yapısını Millî Devlet esprisi istikametinde değiştirmek iddiasında olan bu partinin, gerç8k gücünü, gerçek dinamizmini ve gerçek muhtevasını temsil eden gençlik, gerçi şimdiye kadar sürekli olarak öldürülmüş, sürekli olarak tertip ve suikastlara maruz kalmıştır ama, bunun böyle olması demek, MHP’nin tehlike içinde olması demek de değildir.
Keza çeşitli parti teşkilatlarının dinamitlenmesi de, parti mensuplarının tehdit, iftira ve sürgünlere maruz kalması da, Milliyetçi Hareket Partisi’nin teşkilât olarak imtihan vermesi anlamına gelmez! Emperyalizmin bu alçakça girişimleri, zaten milliyetçi hareketlerin beklemesi gereken hücumlardır ve milliyetçi Türkiye savaşçılarının mücadele içinde, mücadele için yetişmelerini sağlamak gibi de müsbet bir neticenin oluşumunu gerçekleştirecektir.
Hapis ve polis tehdidinin de aynı oluşuma katkıda bulunduğunu hatırlarsak, MHP’nin teşkilat olarak ciddi bir imtihan vermediğini söyleyebiliriz.
Eğer doktriner bir partiye mensup olanların veya doktriner bir partinin militanı olanların sürekli olarak imtihan vermesi, aynı zamanda teşkilatın da sürekli olarak imtihan vermesi anlamına geliyorsa, o zaman imtihan vermişlerin parti kademelerinde görev almaları gerekir. Yani mücadele için, mücadele içinde doğan ve mücadele hâlinde kendini eğiten doktriner Türk milliyetçileri, mutlaka sempatizanlara tercih edilmelidir ki, bu tercihte yapılacak en basit bir hata, MHP’yi bekleyen en büyük tehlike olacaktır!
MHP’nin, özellikle sıkıyönetim sonrasında, komünizme karşı verdiği mücadele, kitlelerin MHP saflarında kümeleşmesini sağlamış ve bu parti Türk Milliyetinin yeni bir kurtuluş ümidi olarak anılmağa başlanmıştır. Siyasi gözlemcilere göre MHP, önümüzdeki seçimlerde bir oy patlaması yapmasa bile, parlâmentoya güçlü bir grupla gelecektir.
Fakat kimlerden oluşacaktır bu gurup?
Bizce bu soru, sayın MHP yetkililerini düşündüren en önemli konu olmalı ve kurşunla, dinamitle, suikastla hedefinden saptırılamayan bir doktrin partisinin, sessiz bir harekâtla yozlaştırılmak isteneceği de unutulmamalıdır.
Önümüzdeki seçimlerde, bazı antikomünist partilerin küstürdüğü adayların MHP listelerini doldurması ihtimali de vardır, bu güne kadar MHP ile uğraşanların yeni bir metodu geliştirmeleri de beklenebilir.
Ve her iki ihtimalin de gerçekleşmesi, partinin yozlaşması, hedef ve iddiasından sapması ve hatta parçalanması demektir. O halde gerek önümüzdeki kongre de Genel idare Kurulu’na seçilecek olanlarda ve gerekse milletvekili adaylarında doğruluğun, dürüstlüğün, antikomünistliğin ve namuslu adam olmanın dışında bazı vasıflar aranmalıdır. Çünkü, doğru, dürüst antikomünist ve namuslu olmak, gerçi fazilettir ama, her faziletli insanda, doktriner Türk Milliyetçiliğini benimsemiş insan değildir.
Bir fikir kavgasıdır bizim kavgamız… Bir düzen kavgasıdır… Bu liberal-kapitalist düzenin yerine Doktriner Türk Milliyetçisi düzenini kurmak kavgasıdır MHP’nin kavgası…
Öyleyse Genel İdare Kurulu’na seçilecek olanlarda da parlamentoya girecek olanlarda da, her düşman ideoloji ajanlarının sızmasını önlemek için, hem de parti dinamiğinin sürekliliği için Doktriner Türk Milliyetçiliği vasfı aranmalıdır.
Doktriner partiler, iktidara ge! meşeler hatta parlâmentoya bi gurup sokmasalar bile, ülke yönetiminde etkin olan partilerdir.
Kitle partisi olmaya özenme yen partilerdir doktriner partiler!.. Bu gibi özlemlere hayat hakkı tanımayan partilerdir. Ve adaylarda seçilme şansını arayan partiler değil, doktrinle aday arasında kesinkes bir uyum arayan partilerdir, doktriner partiler. Şahısları değil, fikirleri iktidara getirmek isteyen, bunun kavgasını yapan partilerdir
KAYNAK: Ülkücü Kadro