Şevket KUTKAN
“ELEŞTİRME”
(…)
İlim zihniyeti, hattâ bir dil mesûliyeti bulunmıyan kimseler tarafından uydurulduğu anlaşılan ve Türkçenin morfolojisine, semantiğine, zevkine aykırı olan bu kelime, TRT’nin ve mâlûm gazetelerin ısrarlı neşriyâtiyle, henüz bir dil şuuruna sâhip olamamış gençlerin diline ve ders kitaplarına da yerleştirilmiştir.
…Şimdi, akla hemen geliveren (eleştirme) kelimesini ele alalım:
Bu kelime (elemek) masdarından yapılmıştır. Bünyesinde (müşareket: işdeşlik) ifâde eden (-ş) sesi vardır. Şu hâlde (eleşmek), “iki veyâ daha fazla kişinin, karşılıklı olarak, bir şeyi, daha doğrusu birbirlerini elemeleri” mânâsına gelir; tıpkı (yalaşmak) gibi: îki kişi birbirlerini yalıyorlarsa, bu, “yalaşmak”tır; eliyorlarsa, “eleşmek”tir. Yâni, “eleşmek”te (müşâreket: işdeşlik) anlamı sarihtir. Halbuki, bu kelime uydurulurken, belki de örnek olarak kabul edilen, fakat mânâ inceliklerine dikkat edilmeyen, yâhut da buna “boşverilen” (sıkıştırmak, sokuşturmak, takıştırmak, yakıştırmak, soruşturmak…) masdarlarının köklerindeki (-ş) seslerinin mânâları, çok eski devirlerde kaybolarak (mutavaat: dönüşlülük), (müteaddilik: geçişlilik) anlamlarına kaymıştır. Bu kelimelerdeki (-tır, -tur) ekleri, kökte mevcut mânâyı kuvvetlendireli bir rol oynamaktadır. Halbuki bu (-tır, -tur) geçişlilik ekleri, (müşâreket: fiilde ortaklık) anlamı sarih köklere eklenince, ya o işin başkasına yaptırıldığını gösterir, veyâ fiilin, mânâsını anlaşılmaz bir hâle getirir: (Öpmek, öpüşmek, öpüştürmek), (dilemek, dileşmek, dileştirmek) gibi. Şimdi, kendi kendimize değil de, vicdanımıza soralım: (dilemek)ten “dileştirmek” ve (bilemek) ten “bileştirmek” ne demektir? (Bileştirme )nin, (bileştirme)nin bir mânâsı varsa, elbette (eleştirme)nin de bir anlamı olacaktır. Halbuki, he onların, ne de bunun bir mânâsı vardır,
(Eleştirme)de (tenkid) anlamı yoktur. (Tenkid) de yapılan iş, bir münekkid tarafından, bir şey, meselâ bir eser üzerinde yapılmaktadır. (Eleştirme), iki kişiyi (yalaştırmak) gibi, (iki kişiyi eleştirmek) anlamına gelebilir; (Eleştirme) yerine (elemek) veyâ (eteklemek) gibi (eleklemek) denilseydi, (tenkid) işinin mânâsına daha çok yakışmış olurdu.
Gerek morfolojik, gerek semantik bakımından tamâmiyle yanlış olan bir kelimenin dilimize mâl edilmesinde ve kullanılmasında bu kadar ısrar etmek, ilmin ve iyi niyetin sınırlarında olabilir mi? (… )
KAYNAK: Şevket Kutkan, “Dilde Orta Yol”, Türk Edebiyatı, S.13, Ocak 1973, s:23-24.