ÜLKÜCÜ AKSAKALLAR MANİFESTOSU
( 16 Temmuz 2016 tarihinde düzenlenerek kamuoyu ile paylaşılmıştır. )
1) Türk Devleti çöktüğü zaman kimsenin ayakta kalabilmesi mümkün değildir.
2) Türk Devleti’nin zaafa uğradığı her durumda, Ülkücü Teşkilat da çökertildiğinde, çoğunluğu Anadolu’nun mazlum, mağdur insanlarının evladı olan hiçbir ülkücünün “tek başına” kendi başının çaresine bakabilmesi mümkün değildir.
3) Türk Milliyetçiliği siyasetinin kurumsal “tek temsilcisi” olan MHP’nin başında 47 yıllık tarihinde bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da “para vb. ile satın alınamayacak” ve “gizli/açık şantaj yapılamayacak” bir erkişi bulunmalıdır. Ülkücü şehidlerin kan kokusunu taşıyan o makam en ufak ahlakî bir defoyu kaldıramayacak kadar kutsaldır.
4) 12 Eylül sürecinde “Ülkücülerin Başbuğu”nun yakasına yapışıp hesap sormaya kalkanların izinden gidenlerin kokuşmuş balçığından kimselerin bugünkü ülkücü kurum yapılanmaları içerisinde de var oldukları bilinmelidir.
5) Mayasında ihanet bulunan soysuzların son bir ayda MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli tarafından oturtuldukları koltuktan daha iyisini bulma ihtimali belirince anında satışa geçtiği fark edilmeli, ettirilmelidir.
6) Pensilvanya’daki Amerikan uşağı, “Cemaat Darbesi”nin “okyanusötesindeki takkeli elebaşı” haine “Hain”, vatandaşına kurşun yağdıran namussuzlara “Namussuz”, diyemeyen birisinin MHP Genel Başkanı olmayı bir kenara bırakın, o koltuğa aday dahi olamayacağı; “abbas yolcu” , “tarzan zorda” edebsizliklerinin unutulamayacağı ülkücülere anlatılmalıdır; anlatılacaktır. “Yurtta Sulh” kodlu ülkücü tabana sızma operasyonu ile ülkücü hareket arasına kalın bir çizgi çekilerek demokrasi ile Türk milliyetçiliği siyasetinin yanyana yürümesi gereği her platformda vurgulanmalıdır.
7) Ülkücü ailelerin çocuklarını devşiren cemaat benzeri yapılanmalar tarafından devşirildiği bir gerçektir. Buna engel olunması için Türk Ocakları, Ülkü Ocakları ve TÜRKAV gibi milliyetçi/ülkücü STK’lar öğrenci yurdu; gençlik merkezi, spor kulübü gibi eğitim, kültür, sanat ve etkinlik merkezleri oluşturmalıdır. Buralardan yetiştirilecek ülkücü gençliğin Başbuğ Türkeş’in verdiği direktifte olduğu “Yüksek Vasıflı Türk” niteliğinin geliştirilmesi için manevî ve ahlâkî donanımlarının arttırılması hedeflenmelidir.
8) Dinin toplum hayatındaki önemi, siyaset tercihlerinde etkisi son 25 yıldır giderek artan inanç sömürüsünün önlenmesi, “Cemaat Darbesi”nin “okyanus ötesi”ndeki “takkeli hain elebaşı” F. Gülen gibi başka tiplerin ortaya çıkmaması için eğitim, medya ve siyaset alanında önlemler alınması yanında Türk milliyetçiliği fikriyatının İslam temelli inanç esaslarının tahkim edilmesi acil gerekliliktir. Bu alanda ilahiyat fakültelerinin milliyetçi/ülkücü akademik kadroları büyük bir vebal altındadır.
9) Milliyetçi/Ülkücü büyüklerini bir adam sanıp da fikrini soran, yol göstermelerini bekleyen Türk soyunun ve Türk yurtlarının geleceğinin teminatı ülkücü gençlere, bugün hakkı ve gerçekleri söyleyemeyenler, ya da fikrî kabızlık nedeniyle söyleyecek bir sözü olmayanlar inşaallah kısa sürede gelecek olan- sonraki sakin günlerde asla konuşmaya kalkmamalıdır. Daha önce bir şekilde “Cemaat Darbesi”nin “okyanusötesindeki takkeli hain elebaşı” F. Gülen ile alış-veriş ilişkisi kayıtlara girmiş olanlar pişmanlıklarını aleni bir şekilde milliyetçi/ülkücü kamuoyuna duyurarak tevilsiz olarak ve açıkça özür dilemelidir. Ölümlerinden sonra lanetlenerek anılmalarından ise bugün pişmanlığını arz etmiş bir büyük olarak köşelerine çekilmeleri müreccahtır.
Tanrı Teala Türk’ünü Korusun ve Yüceltsin.
16 Temmuz 2016