“SEN RAHAT OL
BAŞBUĞUM”
Yalçın GÜZELHAN
Bazı anlar olur ki içinizi kaplayan hüzün duygusu, saatlerce, hatta günlerce, tüm beyninizin derinliklerini istila eder. Sanki onun durduğunu, artık hiç bir düşünce ve duygu üretemeyeceğini hissedersiniz. O hüznü öylesine derinden yaşar ve algılarsınız ki, bir anda sizi zaman tünelinden, onlarca yıl öncesinin, duygu yüklü ortamlarına götürür. Yaşananları ve yaşadıklarınızı bir film şeridi gibi, tekrar, tekrar seyredersiniz. Her seyrettiğinizde de hissettiklerinizden dolayı, içiniz ürperir, tüyleriniz de diken diken olur.İşte BAŞBUĞ’UN aramızdan ayrılışının yıldönümü olan, her 4 Nisan’da, ben bu hüznü böylesine, yeniden yaşarım. Türk Devletinin ve Milletinin son derece ciddi sıkıntılar yaşadığı bu günlerde, O yiğitlik ve dürüstlük abidesi insanın, resimlerde kalan duruşu ve bakışının, sanki bizlere birşeyler söylemek istediğini hissediyorum. Bizlere, “sakın ve sakın duruşunuzu bozmayın, bölünmeyin, parçalanmayın hatta saflarınızı sıklaştırın ve de provakasyonlara da gelmeyin” dediğini duyar gibi oluyorum.
4 NİSAN
Bu gün, yaşamış olduğu ömrünün tamamını TÜRK MİLLETİNE adamış olan BAŞBUĞU, fiziken aramızdan ayrılan birisi olarak değil, Onu zihnimizin her hücresine nakşederek, bu millete ilelebet hizmet etmemizi sağlayacak, bir ilham ve güç kaynağı olarak anımsamamız gereken bir gündür.
Bu gün gelinen noktada, O’nun ileri görüşlülüğünü ve sağduyulu yaklaşımını, iyi değerlendirerek anımsamamız ve de bunu son derece de titizlikle uygulamamız gereken bir gündür.
Bu gün öylesine salonlarda bir araya gelerek ateşli nutukların atılacağı, ve de herkesin onu ne kadarda çok sevdiğini ifade ederekten yarışacağı bir gün değil, fikren ve de hissen onu ne kadarda derinden özümsediğimizi, Türk Devletine ve Milletine hizmette yarışarak, ifade edeceğimiz bir gün olmalı.
Bu gün öylesine bir gün olmalı ki! her ülkücünün şapkasını önüne koyaraktan, Onun aramızdan ayrılışından bu güne, kendine düşeni ne kadar yerine getirdiğinin hesabını yaptığı, yani, eğrisi ve doğrusu ile kendisini sorguladığı, bir gün olmalı.
Bu gün öyle bir gün olmalı ki! Değişen dünya şartlarında, Türk milletini yok etmeyi planlayan küresel güçlerle savaşta kendini yenilemeyi ve geliştirmeyi idrak ederek, BAŞBUĞA, fikren layık olabildiğimiz bir gün olmalı.
Bu gün öylesine bir gün olmalı ki! bir BAŞBUĞUN öldüğünün değil, milyonlarca BAŞBUĞUN doğduğunun tüm dünyaya ilan edilerek, dosta güvenin düşmana da korkunun salındığı bir gün olmalı.
Bu gün öyle bir gün olmalı ki ! BAŞBUĞUN izinde, nefislerin yenildiği , komplekslerin çözüldüğü , sen ,ben değil, hep bir ağızdan işte biziz, biz hep biriz,
her birimiz bir “ÜLKÜ ERİYİZ” diyebildiğimiz, bir gün olmalı.
Bu gün, öyle bir gün olmalı ki! O’nun ölümüyle Türk Devletinin ve milletinin öksüz kaldığını düşünenlere, bunu da fırsat bilip düş görenlere, gerçeklerin hiçte öyle olmadığının gösterildiği, bir gün olmalı.
Bu gün, öyle bir gün olmalı ki! kinlerden arınılan, düşmanlıklardan sıyrınılan , NE MUTLU TÜRKÜM DİYEN herkesin farkına varılan, sonrada kollar açılıp birbirine sarınılan, bir gün olmalı.
İşte beyler, bu gün böyle bir gün olmalı. Hatta! Mümkünse, daha da fazlası olmalı.
Olmalı ki, Yüce BAŞBUĞ mezarında gözü arkada kalmadan, rahat uyumalı.