ÜLKÜCÜLER İKTİDARA NASIL GELİR?
Geçen ayki bir yazımda, “MHP Türkiye’nin iki büyük partisinden birisi olabilir mi”
konusunu tartışmaya açmış ve “bence olabilir” inancımı ifade ederek, “Ülkücülerin
mayasında haram ve hıyanet yoktur, isterse başarır” iddiasıyla bunu yazacağımı
belirtmiştim.
Şimdi yazıyorum.
Evet, MHP ne yapmalıdır ki gerçekten kalıcı olarak başa güreşebilsin ve başta kalsın?
Madde 1- Türkiye değişti. Türk insanı değişti. Yalan-talan, heybe-torba olgularına bakmadan
kendisine maddi-manevi neyin sunulduğuna bakıyor. Bu ülkeyi karşılıksız sevenler bu
gerçeği bilerek hareket etmelidir.
Madde 2- Üç (S) akıldan çıkarılmamalıdır. Samimiyet-Sadakat- Sevgi…
Şimdi bir düş görelim. Ola ki, önyargıyla ben bunun düşünü göremem arkadaş diyenler olur
ise düşlerinde bir düş (iç içe) görmeyi denesinler. Düşümüz 9 basamaktan oluşuyor:
1- SEFERBERLİK: MHP Genel Merkezi bir karar alıyor. Ve bu kararın açıklanmasıyla
birlikte bir seferberlik ilan ediliyor.
2- DAVET: Hayatının herhangi bir döneminde bir günlüğüne de olsa Ülkü Ocaklarına,
MHP teşkilatlarına, diğer Ülkücü STK’larına yolu düşenler partiye davet ediliyor.
3- HEDEF: Üye sayısının 4 ay içinde 8 milyona ulaştırılması hedefi açıklanıyor (15 yıldır
iktidarda olan AKP’nin üye sayısı kadar) Partiye kaydi olarak, bölücü, mezhepçi, ırkçı,
hırsız, ahlaksız olanlar, yani tescilliler hariç herkes üye olabiliyor.
4- BÜTÇE: Üye başı giriş aidatı olarak en az 10 TL limiti konuluyor. Ve bir havuzda
toplanacak asgari 100 milyon TL’nin (eski parayla 100 trilyon) büyükşehirler hariç
diğer il ve ilçe teşkilatları için kullanılacağı açıklanıyor. Büyükşehirlerin kendi yağlarıyla
kavrulması planlanıyor.
5- AKSAKALLILAR DİVANI: Gelecekte milletvekilliğine ve belediye başkanlığına aday
olmayacağını noter onayıyla bildiren ve Kur’an’a-bayrağa el basarak ülküsüne Sadakat-
Samimiyet-Sevgi (3-S) yemini edecek, geçmişte ülkü ocakları başkanlığı ve il
başkanlığı yapanlardan oluşturulan 20 kişilik bir aksakallılar divanı Genel Merkezde
görevlendiriliyor. Bu divan her aşamada adayların denetim ve mülakatlarını yapıyor.
6- SEÇİM: Sonra en küçük yerleşim yerinden metropollere kadar her noktada en
büyük salonlar kiralanarak bütün üyelerin katılımıyla seçimli kongreler yapılıyor.
Barış içinde, karalamadan, yaralamadan, hoşgörüyle, sevgiyle, saygıyla, inançla, imanla
ve aksakallılar divanının gözetiminde bir kucaklaşma sağlanıyor. Ardından Ankara’nın
en büyük futbol sahasında (stadyum) coşkulu bir şekilde büyük kongre yapılıyor.
7- YÖNETİM: Belde teşkilatlarından, büyükşehirlere ve Genel Merkeze kadar her
kademede eski-yeni ayrımı olmaksızın yenilenmiş yönetimler yapılacak ilk
seçimlere odaklanıyor.
8- RÜZGAR: Bir türlü dinmeyen bir rüzgar, bir kasırga estiriliyor ama yıkmayan,
gönülleri serinleten bir kasırga ile coşku zirveye çıkarılıyor. Klasik ifadeyle kırk gün
kırk gece değil bir yıla yayılan bir düğün-bayram…
9- ZAFER: Yapılan bütün seçimlerde hedef yakalanıyor. Adalet-Ehliyet- Meşveret
üçgeninde, “İşi ehline veriniz” ayeti kerimesinin emrinde görevlendirilecek yönetim
kadrolarıyla asgari 10 yıllık bir süreci kapsayan programlarla ülkenin yerelden-genele
başarıyla yönetimi planlanıyor ve sağlanıyor… (bütün sektörler için gerçekçi-
uygulanabilir programlar seçimlere gitmeden hazırlanmış olacak. Şahsen “A’dan Z’ye
Tarım Programı” hazırladım bile, yeter ki o gün gelsin.)
Dokuz madde halinde sıraladığım bu aşamalardan hangisi imkansızdır sizce?
Ama yazıldığı kadar kolay da değil ve hatta imkansıza yakın zordur tabi ki…
Ah nefis, ah nefis, yeter ki nefisler yenilebilsin, ülküler ülkümüz olsun.
Bunun için yapılması gerekenleri de bir sonraki yazımıza bırakalım…
Yavuz KOCA
kocayavuz16@gmail.com